Wednesday, February 2, 2011

FENA MAKAMI DEDİKLERİ

Fena makamı kişinin Allah indinde yok olduğunu farketmesi demek değildir. Aslında basitçe bu makam kişinin Allah indinde hiç olduğunu farketmesidir. “La havle vela kuvvete illa billah” sözü fena makamına bakar. Fena makamında gerçekte kişi imandan ihsana giden yolda hakiki ihsana ulaşıp fena makamına ulaşmıştır. Yani fena makamı dahi tüm makamların başı Abdülkadir Geylani'nin dikkat çektiği gibi kadere tam iman etmektir. Hatta kesin bilgiyle iman etmektir. Eğer bu sağlanırsa samimiyet zuhur eder. Peygamberimiz(sav)in hadisinde belirtilen “ihsan Allah'ı görüyormuşsun gibi ibadet etmendir.” sözü fena makamının yapabileceği veya anlayıp, buna uygun niyet, hal ve kastetme duruşlarına girebileceği bir durumdur.
Şunu da ekleyeyim. Allah senin söz ve fiillerine bakmaz. Fillerindeki sözlerindeki kastettiğin şeye bakar. Mesela kitap okurken kastın vakit geçirmektir. Öğrenmediğinde niyeöğrenmedim niye eseflenme, çünkü kastettiğin şeyi verir Allah. Bu yüzden insan kendini istediği kadar samimi, dürüst sansın. Hiç kimse kendini Allah'ın onu tanıdığı gibi tanımaz.
Ayette buyurulmuştur: Yaratan yarattığını bilmez mi? İşte bu ayet bazı insanların cahilliklerini yüzüne vurmak için yapılmıştır. Kurandaki bazı üslupların neden o şekilde olduğunu anlamak da önemlidir

Ruhun Allah'a ulaşması, fani olması, Allahın zatında yok olması, ifna olması, Allah'a teslim olması ile ulaşılan makamın adı Fena Makamıdır.

Aynı zamanda nefsin kalbinde %51 lik nur birikimi gerçekleşmiştir ve nesf tezkiyesi gerçekleşmiştir.

Ali imran 14:

Zuyyine lin nâsi hubbuş şehevâti minen nisâi vel benîne vel kanâtîril mukantarati minez zehebi vel fıddati vel haylil musevvemeti vel en’âmi vel hars(harsi), zâlike metâul hayâtid dunyâ, vallâhu indehu HUSNUL MEÂB(meâbi).
İnsanlara, kadınların, oğulların, kantar kantar altınların ve gümüşlerin salma (nişaneli) atların, davarların ve ekinlerin sevgisi süslendi (güzel gösterildi). Bunlar, dünya hayatının metaıdır (malıdır). Ve Allah, O'nun (Allah'ın) katında Hüsnül Meab'tır (en güzel sığınaktır).

Allah katında en güzel sığınak Allah'tır.

Ruhun Allah'a doğru yaptığı yolculuk sona ermiş ve Allah'a ulaşmış, Allah'ın zatında ifna olmuştur.

Allah, o kişi için hüsnül Meabdır yani en güzel sığınaktır.

Fena Makamında kişi fanidir. Allah'a ulaşmıştır sonra Ruh Allah'ın zatında ifna olur yok olur.

Tasavvufta fena makamı...
Emir sultan ne güzel söylemiş;

Açılmış dükkanlar kurulmuş pazar.
Canlar mezad olmuş dellalda gezer.
Oturmuş ümmetin beratın yazar.
Cevahir bahş eden dükkanı buldum.

Tasavvufun lügat manası; saflaşmak, pürüz bırakmamaktır. Tasavvuf; esasen, benlikte bulunmamaktır. “Ben” dememek, kendindeki varlığın, benliğin sahibinin Allah olduğunu yakinen bilmek ve bununla meşgul olmaktır.

Fena makamı; yokluk mertebesine gitmek, yok olmak, Hakta yok olmak, Hakk’ta var olmaktır. şimdi, “ben yokum” desem, insan güler. Nasıl yokluk? Bu, manevi bir zevk işidir. Yani, kendisinin zannettiği şeyleri, kendisinde olan şeylerin Hakk’tan olduğunu bilmektir. Tepeden tırnağa varıncaya kadar hepsine biz vücud diyoruz ya… Bu vücudda ne var? Bir dış görünüş, bir de iç görünüş…. Dışarıda olana zahir, içeride olana ise batın diyoruz. Gerek zahirde gerekse batında ne varsa hepsi Cenabı Allah’ındır. Allah; hem zahirdir, hem batındır. Hem evveldir, hem ahirdir. her şeyin bir cismi, ismi, resmi var. şunun adı “bardak” , öbürününki “masa”, diğerinin ki de “radyo” … Bunların hepsinin özü, Cenabı Hakk tarafından yaratılmış ve yapılmıştır. Kendiliğinden olan bir şey yok. Tevhid-i Ef’al makamı bunu izah eder. Ef’al; Arapça bir kelimedir. Hareket ve sükünu ifade eder. Bir şey ya durur yada hareket eder. Duranı durduran, hareketi hareket ettiren Allah’tır. O’ndan başka fail yoktur. Lailaheillallah makamının birinde bu söylenir. “Allah’tan başka fail yoktur” Mef’ul; iş demektir. Hareketi, işi yapan Allah’tır. Allah; oynattırmazsa bu el oynayamaz yazamaz ; o söyletmezse, bu dil söyleyemez. Bütün işleri yapan O’dur. Bir ismi de “Hâlık” tır. Yani, yaratıcıdır.

Diğer bir makam da “La mevsufe illallah” (Allah’tan başka mevsuf yok) Bütün sıfatları yaratan Allah’tır. Hayat, ilim, irade, semii, basar, kelam.. Bunların her birisi bir sıfattır.

Üçüncü makam ise “La mevcudüllillah” (Allah’tan başka mevcut yok)insan, melek, hayvan, taş, toprak…. Her şeyi mevcut eden, var Allah’tır. Bu söylediğimiz üç makam Fena Makamları’dır.

"la havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim" yani türkçesiyle
la havle: güç yoktur
vela kuvvete: ve kuvvet yoktur
illa: ancak
aliy * : yüce
azim: azametli

"yüce ve azametli olan allah'tan başka güç ve kuvvet yoktur"
anlamına gelir. genelde dilimizden düşürmeyiz. düşürmeyizde hemen akabinde sanki biz söylememişiz gibi şunu yaptım bunu yaptım diye başlarız konuşmaya farkında olmadan
ıncecik bir yol. Hani, sırat köprüsüne “kıldan ince, kılıçtan keskin” derler ya … Öyle bir yol… Öyle bir yoldan geçeceksin, gideceksin de Allah’a vasıl olacaksın. Vuslat… Nereye vuslat? Kendine… Sen aradığını kendinde bulacaksın. Dışarıda aramaya lüzum yok. Kendin olgunlaşacaksın, ne ararsan k
endinde bulacaksın. Başka türlü ilmi yok…. Başka türlü zevki yok…. Peygamber Efendimiz; “Ölmeden önce ölünüz” buyuruyor. Ölmeden önce nasıl öleceksin? Ölmeden önce Rabbini bileceksin. ınsan; hep başkasıyla meşgul, hep cihanla meşgul… Halbuki, kendisiyle birlikte bütün cihan zerreden küreye her şey Allah’ın yed-i kudretinde, başıboş hiçbir şey yok. ınsanlar “Ben yaptım” diyor.

Esas olan; Hak ve hakikat bulmaktır. Hak ve hakikat birdir. Bugün, bir buçuk milyar insan Müslüman. Bunların içinde ehl-i hakikat dediğimiz kişiler çok ender.

Evet sonuç olarak bu üç makama yani fena makamlarına ererek, sende ve senin olduğunu bildiğin Allahı efalini sıfatını zatını sahibine teslim ettikten sonra hakla hak olduktan sonra senin olarak bildiklerini hakka teslim ettikten sonra sende ne kalır ki ? ışTE -Mûtû Kable En Temûtû- ÖLMEZDEN ÖNCE ÖLÜNÜZ...
Yani dahada açığı "Sen çekilirsen aradan. Sadece kalır YARADAN" Abdullah ÖZAY