Monday, December 14, 2009

YORUM

HaNNe
işe yaramaz insanlar saadette kaldı derken kimler kastedildi acaba?Bu ülkede adalet bakanlığı yapmış ŞEVKET KAZAN mı işe yaramaz.Y oksa türkiyenin gururu olan GAP projesinn mimarı RECAİ KUTAN mı işe yaramaz vs.Bu liste baya uzun işe yaramazlar(!)listesi.Peki işe yarayanlar(!)AKP yemi geçti sizin düşüncenize göre.şuana kadar ne işe yaradıklarınıda göremedik ama.haa evet unutmuşuz ne işe yaradıklarnı İsrail'den cesaret üdülü almak büyk bir iştir değilmi.54.hükümet israil'den cesaret ödülü alacak kadar başarılı olamadı tabi sizde haklısınız.Siz zamanında dava adına çalışmamışsınız demekki kendinizi sorguladığınıza göre hem erbakan için ölünmez;davalar için ölmek gerekir.Erbakan hocanın üslubunu elbetteki eleştirebilirsiniz.Erbakan kusursuz değil;fakat sizinde aynı üslubu kullanmanız eleştirinizi geçersiz kılıyo.Allah'ın kimi ne ile yargılıycanı kimse bilemez.Allah hepimizi affetsin!







Atila

hikaye buya Zamanın birinde Karganın biri bir kilseye dadanmış. Durmadan gelip Kilisenin çanına pisliyormuş. Papaz düşünmüş demişki Kilise çanına pislediğine göre bu karga müslümandır.

Çanın yanına bir çanağa şarap doldurmuş ve bırakmış. Karga Kilise çanın yanına geldiğinde Yine pislemis,Sonra şarabı görüp içmiş. Papaz sonunda kargayı yakalamış ve sormuş ulan demiş Hıristiyan olsan Çana S.çman Müslüman olsan Şarap içmen sen nesin demiş.

Şimdi o misal Bu AKP Zihniyetinde olan lar Milli görüşçümü,milliyetçi ülkücümü sağcımı solcumu nesiniz Allah aşkına siz. Her telden her damardan giriyorsunuz.

Müslüman olan Türk milletinin oyunu türlü hilelerle alıp Yahudi ve Hıristiyan Dünyasının hizmetinde kullanıyorsunuz





SIK SORULAN SORULAR VE CEVAPLARI



28 SUBAT KARARLARININ GERCEK YUZU

Milli Güvenlik Kurulu 28 Şubat 1997 tarihli aylık olağan toplantısında, toplantının başkanlığını Sayın Cumhurbaşkanı Süleyman DEMIREL yapmış, bu toplantıda Başbakan olarak Prof.Dr.Necmettin ERBAKAN ve ayrıca Milli Güvenlik Kurulu’nun diğer üyeleri Başbakan Yardımcısı, Genel Kurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, İçişleri Bakanı, Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri Komutanları ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri de bu toplantıda bulunmuşlardır.



9 saat süren toplantının gündemi “İrtica ve Buna Karşı Alınacak Tedbirler” konusudur. Bu konuda Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri tarafından 18 maddelik bir tedbirler paketi teklifi kurula sunulmuştur. Bu paketin içinde (başörtüsü yasağı, sekiz yıllık kesintisiz eğitme geçilmesi ile birlikte imam hatip liselerinin, meslek liselerinin orta kısımlarının kapatılması ve Kur’an kurslarının kapatılması gibi ....) teklifler yer almaktaydı.



9 saatlik müzakere esnasında, Devletin Anayasanın 2. maddesinde belirtilen Devletin niteliklerini korumak için, getirilen tekliflerin önce Anayasa’nın 2. maddesinin 1. ve 2. paraqrafında yer alan niteliklere aykırı olmaması gerektiği, Devletin niteliklerine uymayan tedbirlerle Devletin niteliklerinin korunamayacağı saatler boyu münakaşa edilmiş ve sonunda bu tekliflerin Anayasanın 2. maddesinde



Devletin nitelikleri olarak yer alan;

Devletin adil olması, Devletin yönetiminin insan haklarına uygun olması, bu temellere dayanmak üzere Devletin demokratik, sosyal, laik bir hukuk Devleti olması,

Niteliklerine uygun olup olmadıklarının tespiti için teklifin Bakanlar Kurulu’na gönderilmesine karar verilmiştir.

Tekliflerin altında teklif sahibi olarak yer alan imza Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterinin imzasıdır.

Bu gerçekler bir takım çevreler tarafından yıllarca maksatlı olarak çarpıtılmıştır.

Erbakan’ın Başbakanlığı döneminde bu teklifler incelemeye alındı, uygulanmadı.

Bunları, başta dış güçlerin etkisi olmak üzere çeşitli mihrakların etkisiyle cereyan eden olaylar sonunda Erbakan’ın Başbakanlığından sonra iş başına getirilen Mesut YILMAZ Hükümeti uygulamaya koydu







ANKARA -1973

"Bu memleket bir tane adam yetiştirdi. O da dinci çıktı."İsmet İnönu

T.C. 2. Cumhurbaskani



OKUL ALBÜMÜNDE ERBAKAN





(İSTANBUL -1944-1948)

"Necmettin Erbakan ,

Toylardır, dindardır, çalışkandir. Hayatının yarısını namaz, yarısını da projeleri işgal eder. Sınıfının yarsını kendisi, yarısını da arkadaşları işgal eder. Proje ve raporları geniş izahlıdır. Herkesin bir sayfada bitirdiği konuyu, o kırk sayfada hülasa eder. Kendisine cıvata nedir diye sorarsanız, izaha demir filizlerinin naklinden başlar. O kadar uzun anlatır ki nihayet namaz vakti gelir, gider namazını kılar, gelir ve anlatmaya devam eder."

Okul Arkadaşları

İTÜ "ARI" ALBÜMÜ`NDEN



Nihan


A.yeşilyurt asıl sen hristiyanlığı bilmiyorsun hatta islamı ve kuranı bile bilmediğini bu sözünle kendin ispat etmiş oldun. Kuranda Allah hristiyanlardan bahsederken "İsa Allahın oğlu diyerek şirk koşmaktalar" ifadesi kullanmıştır.Bugün bebeler bile biliyor hristiyanların 3 lü teslis inancını.Ne diyeyim ağzı olan konuşuyor işte.

AKP ye oyveren müslüman, Allahın kitabında haram kıldığı Zinayı suç olmaktan çıkaran, Yine Kuranda Lut kavmini helak olmasına sebep olan Livata günahını serbest bırakıp bi de bunlara homoseksüeller derneğini kurmasına izin veren, Allahın ayetle haram kıldığı domuzu kasaplık et sınıfına sokup kasaplarda diğer etlerle birlikte satılmasına ve müslümanların haram yemesine sebep olan bu AKP yi desteklerken tüm bu günahlara ortak olduğunun bilincinde misin? yarın Allah'ın karşısına çıktığında ne cevap vereceksin çok merak ediyorum.? ha bunun yanında memuruna % 3 zam verip bi de utanmadan çıkarcı medyasına memurun yüzü gülecek diye haber yaptıran AKP bu kadar insanın hakkını yemenin vebalini nasıl verecek Hakk katında. Bütün hakkı yenen memurlar, işçiler, esmaf,asgari ücretliler, emekliler, başörtü mağdurları,çocuklarını homoseksüel derneğine kaptıranlar, yakınları nasıl olsa suç değil diye rahat rahat zina yapanlar ve bunlardan etkilenenip yuvası dağılanlar, bilerek yada bilmeyerek domuz eti yiyenler, müslüman doğan evlatları misyonerler sayesinde hristiyan olan anne babalar, Irakta ırzına geçilen bekaretini yitiren genç kızlar, sakat kalan onca insan, katledilen o kadar masum hepsi ama hepsi ahirette TAYYİP'in yakasına yapışacaklar?

işte o zaman AKP'ye oy verenlerde Tayyiple beraber haşrolacak ve bu vebalden paylarına düşeni alacaklar..

Erbakan az bile söylüyor bunlar hakkında, tek derdi insanlar uyansınlarda bu vebalden kurtulsunlar diye, AKP ye oy vermeyin AKPdekilerin hayrı için diyor. Nasıl olacak bu hayır. Daha fazla kötülük yapıp daha fazla vebale girmeyecekler.Ama anlayana tabi bu sözler. Kalpler mühürlendi mi kula yapacak bir şey kalmıyor maalesef..Allah uyandırsın.

yeşilyurt kardeş dinden o kadar bi haber ki "fasıkın gıybeti olmaz" hadisinden haberi dahi yok. Soruyorum, biri senin evine girse herşeyi çalsa götürse bu olayı gören bir başkası "olmaz gıybet olur" deyip hiçbir şey anlatmasa, ya da biri seni dolandırmak üzereyken o dolandırıcıyı tanıyan biri gelse de ve seni uyarsa, bu, gıybet ya da hakka girmek mi olur be insafsız. Sen dini ne biliyorsunda 80 yaşında hala ülkesi için çalışan bir adamın hakkında atıp tutuyorsun. Demirelle aynı sınıfta okurken İTÜ den birincilikle mezun oldu Erbakan hoca. O kadar zeki ki İsmet inönü bile " bu memleket bir tek adam yetirştirdi o da dinci çıktı" demektedir. Üniversite yıllığında Erbakan için "hayatının yarısı namaz yarısı proje" diye yazılmıştır.Hayatının 60-70 yılını namaz kılarak geçirmiş ve son derece zeki, hala İTÜ den en yüksek notla mezun olan mühendislerden biri olma rekorunu elinde tutan Erbakan için sağcısı solcusu hepsi zeki ve dindar kimliği ile onu tanıtmaktadırlar.

bir şeye daha cevap yazmak istiyorum.Peygamber'in sahabesi ve vahiy katibi olan bir adam, sonradan kafir olmuştur.Bu adamın kafir olması ne kuranın hak kitap olmadığını ne de peygamberin hak peygamber olmadığını gösterir. Aksine Peygamberin bu kadar yanında bulunup vahyi yazma şerefine bile nail olduktan sonra kafir olmuşsa bu adam ancak nasipsizdir.Bu nasipsizlerden biri de Tayyip Erdoğandır.Bu Tayyip'i de en iyi bilen ve yorumlayabilecek olan elbetteki Erbakan hocadır. Yahu, Yeşilyurt kardeş Tayyip'in oğlunun adı bile Necmettin'dir.ama şimdi işine gelmiyor oğluna diğer ismiyle hitap ediyor Tayyip Bey..

bu kadar insan şehit olurken, Tayyip'in iki oğlunun ne özellliği var ki askerlik yapmamış, Tayyip'in oğlu bir adam öldürdü şimdi rahat rahat geziniyor, bunların hiçbirini unutmadık, bu nasıl bir adalet, başkası ceza görsün kendi oğlu aklansın, sen 35 m fren izini belediye ekiplerine sildir, ehliyetsiz oğluna geriye dönük ehliyet al,ölenin yakınlarına mezar yeri ve masraflarını karşılayacağını söyle, bide bilirkişi olan ve öleni 8de 8 suçlu bulan adamıda başbakan olunca denizcilik işletmekerine genel müdür yardımcısı yap..

bunların hepsinin hesabı var Tayyip Efendi, insanlar senden illa ki haklarını alacaklar ama ben asıl senin peşinden giden saf müslümanlara acıyorum bir müslüman olarak..

yeşilyurt gibi düşünenlere de kararlarını vermeden önce mutlaka aşağaıdaki adrese girip bakmalarını tavsiye ediyorum.selametle..

http://www.haberalemi.net/horoz_brosur.html



bir seçim dönemi bitmek üzere. bu seçimden milletin hafızasında ip atmalar, şehit cenazesi üzerinden siyasetyapmalar cumhurbaşkanıseçimi ve horoz döğüşü alacak. başta tayyip efendi olmak üzere baykal bahçeli hep birbirleri geçmişte şunu yapmış şu karnesi var diyerek memleket meseleleri ile ilgili zerre kadar çözümlerinin olmadığını bu şekilde kapatıp milleti kamplaşmaya götürdüler. ülkemizin sorunlarına karşı bir çözüm önerisi getiren bir lider gördünüzmü. neye göre oyunuzu vereceksiniz. akpye oy verecek olanlar akpnin ekonomi dış politika adaletle ilgili düşüncelerini öğrenebildilermi bu seçim döneminde veya chp nin veya mhp nin. hayır öğrenemediler. çünkü yok. dış politilkaları abd ve israile, ekonomiyi imf ye adaletide ab ye havale etmişler.

dün ülkemizin doğalgazla ilgili menfaatine olan bir anlaşma yapılmış ancak abd bu karşı çıkmıştı. memleketini seven bir siyasetçi olan kutan hükümete dik durun bu memleketin menfaatlerini gözetin size destek veririz demişti. işte türkiyenin önünü açacak siyaset bu tavırda gizlidir. bunu senin kaşın kara benim gözüm den öteye siyaseti götürmeyenler yapamaz.

dün erbakan hocanın esam konferanslarının 4. sünü dinledim. dış politika ve genel olarak dünya siyasetini analiz etti hoca. ve ülkemizin yapması gereken siyasi hamleleri sıraladı dış politikada. neffis konferanstı. soruyorum size saadet dışında hiç bir partinin herhangi bir mesele ile ilgili bir doyurucu planı proğramı varmı. yok. onlar ancak senin geçmişin şöyle benimki böyle diyerek sizi oyalıyorlar. sen ip attın ben mazotu 1 ytl yaptım. yani sıfır kocaaaaaaaa bir sıfır.

bu memleketin önünün açılması için ve bu memleketin tarihi derinliklerine yeniden kavuşabilmesi için saadet partisinin meclise girmesi lazım.

bahçeliye 1999 seçimlerinden sonra hükümeti sen kursana destek vereceğiz diyebilen bir saadetin mutlaka meclise girmesi lazım.

Allaha çok şükür milletim erbakan hocanın ve saadet partisinin çalışmaları sonucunda gerçeği görüp saadet partisine akın ediyorlar. ancak saadet küçük bir farkla barajı aşamazsa bu memleketin kaybedeceği çoook şeyvar. bakın kapıda abdnin irana saldırma planları var. bunu türkiyesiz yapamaz. saadetsiz bir mecliste bu planlara dayanamaz. ırakta bunu gördük yaşadık. chp ırakla ilgili akpyi zerre kadar eleştirebiliyormu veya mhp. hayır. chpnin mhp nin akpnin olduğu mecliste abd lehine çook kararlar daha çıkar çıkacak. bunu engelleyecek tek parti saadettir.

erbakan hoca dün konferansının sonunda salondakilere ben size ve bu millete gerekli uyarıları yaptım şahitsiniz değilmi diye sordu. salondakilerde evet şahidiz.

ey millet biz gerekli uyarıları kıt imkanlara ve engellemelere rağmen yaptık sizi uyardık. siz bilirsiniz. yarın seçimden sonra elim kırılaydı falan deme hakkınız ve şansınız olmayacak. ve verdiğiniz oy sadece bu memleketin kaderini değil bütün ortadoğu coğrafyasını ve dünyayı etkileyecek bir seçimdir. benim bu günüm idare eder gerisi ne olursa olsun diye oy verirseniz yarınları hazırlayan bugünleri kaybedersiniz. zaten yarınlarınızda harap olur



Yoldaş Nuri

Arkadaşlar ben eski bir devrimciyim erbakanı dinledikçe geçmişteki kavgalarımızın şu andaki savunucusu olduğunu gördüm.Oyumu %1 den yukarı çıkamayacak partiler yerine erbakanın partisine hibe edeceğim.Bütün eski devrimcilerede tavsiye ediyorum



finkdalyan

yüzde elli oyla akp'yi iktidar yapan millet hakaret edilecek bir milletttir.bu da rantiyenin kim oldugunu gosteriyor bize.madem cok iyi ekonomistler neden denk butceyi olusturamiyorlar

halkimiz harbiden isini biliyor ya.bu halk ancak dayaktan anlar ben kendimden biliyorum.tc nin efsane basbakani tarihinin ilk ve son denk butcesini olusturan erbakan aci degilmi ama gercek bu ulke bir tek adam yetistirdi ataturkten sonra onuda halk linc etti allahin adini aniyor ondan guc aliyor diye.turkiye bagimliligini devam ettirmiyor artik abd e karsi onun parcasi olmustur artik yumusak lokma haline gelmesine az kaldi.hakkidir hakka tapan erbakan yani istiklal kisacasi



hadiii

sen millete saygı duy önce.miilet erbkanı tasvip etse seçerdi.saldırdınız ama elinize yüzünüze bulaştırdınız.yüzde 2 siniz halada karalamaya devam ediyorsunuz.sen halkın neden anladıgını bilmiyorsunki kalkıp millete saygı duyacaksın.erbakanı yüceltcem deye milyonları aşağılayan köhnemiş anlayışamı bu millet oy verecekti.hocaya yağ çekmek için millete hakareti bırakın.cehenmme kestğiniz biletler elinizde patladı ama hala saldıryorsunuz.millete hakaret eden milli görüş.çok ironik ve zavallıca y



rami

ya bırak allahını seversen..artık bu millet kavga istemiyor sayın tayyip erdoğan gelene kadar kavga çoktu ekonomi çok iyimi durumda?hayır ama ne zaman iyi olduki...bence bu millet dayak yemeyi haketmiyor sana kalan o dayağı kendine atmak...


aahhmmeett06 (3 days ago) Marked as spam


erbakan hocama halen daha şeriat diyen geri kafalı siyonizmin ibneleri hocama mason diyen gaflet ve dalalet içerisinde olan kendilerine laik deyip insanlığı kötüleyen şerefsizler söylediklerinizin hesabını elbbet te vereceksiniz...hocam senin yoluna can kurban olsun....arkandayız savunan adam...sen hep haklı çıktın







gencbay (4 days ago) Marked as spam

Gömlek var rezil eder gömlek var vezir eder

İşbirlikçi olur Amerikan uşağı olursun

Milli Görüşçü olur, Sultan Fatih olursun



Bu vatanın asıl gücü ne parasıdır ne tankları

Bu vatanın asıl gücü inanmış evlatlarıdır...



ErBAKAN

Tarihi Hesaplaşma

Tarihi Hesaplaşma






"Ne ticaretin, (ne siyasetin) ne de alışverişin kendilerini Allah’ı zik-retmekten, namazını eda etmekten ve zekâtını vermekten asla alıkoy-mayan (ve Rabbını hiçbir zaman unutmayan) erkekler..." vardır.

Ve yine "Müminler içinde Allah’a verdikleri (cihad) sözünü tutan ve ahdine sadık olan ve (Hakkı hakim kılmak uğrunda) her türlü zahmet ve fedakârlıkta bulunan ve bulunmaya da kararlı olan erkekler vardır..." Yani hem nefislerini terbiyede, hem de zulüm sistemleriyle mücadelede sa-dık, samimi ve sabırlı olan er kişiler vardır...

Hz. Ali’nin buyurduğu gibi "Susulacak yerde konuşmak ahmaklık, konuşulacak yerde susmak ise korkaklıktır" gerçeğine uygun olarak neyi, ne zaman, nerede ve nasıl konuşacağını çok iyi bilen yiğitler vardır...

"Attığı taş kurbağayı ürkütmeyen" cinsten, her gün yüzlerce kuru sıkı laf yapan, ama ucuz kahramanlık rolleri bilindiği için, güç merkezlerince he-saba bile katılmayan boşboğazlara karşılık, bir Meclis Grup toplantısında söylediği sözler batılların beyninde bomba misali patlayan, Erbakan gibi dava erleri vardır..

Kâinatın ortasına bir bomba koyup patlatılsa, şeytanların şatosunda ve masonların locasında ancak bu denli ve dehşetli bir etki yapabilirdi:

"Refah her halde iktidara gelecektir Adil Düzene mutlaka geçile-cektir Bu kesin şarttır.. Ancak bu geçiş yumuşak mı olacak, sert mi olacak.. Tatlı mı olacak, kanlı mı olacak?.. İşte buna 60 milyon karar verecektir..."

Evet bu sözler hem bir izzettir. Hem cesarettir. Hem de hedefleri büyük bir hikmettir. Evet bu sözler gerçektir, ve gerçekleşecektir.

Erbakan Hocanın, şeytanları şaşırtan ama müminleri ferahlıran bu sözleri:

1- Refah Partisinin, milletimizin hür iradesi ve özgür tercihi ile ka-zığı seçim zaferlerini hazmedemeyip, askeri darbe çığırtkanlığı yapan-lara çok ciddi ve cesaretli bir uyarıdır. Demek isteniyor ki:

Ordu bu milletin eseridir ve bu milletin emrindedir. Ordumuzu mil-letin ve milli menfaatlerin aleyhinde kullanmak hevesine düşenler ise, karşısında 60 milyonu bulacaktır.. ve bu hainlere en büyük tokadı, zamanı gelince ordumuz vuracaktır.

2- Bu inançlı milletimiz kendi haklarını ve hürriyetlerini elde et-mek ve arzu ettiği Adil bir Düzen’e geçmek için başvurduğu kanuni ve insani yollar tıkanırsa, dış güçler ve işbirlikçileri, zorbalığa ve barbarlığa kalkışırlarsa... O takdirde bu millet hürriyet ve haysiyeti için gerekirse, kan dökmekten ve can vermekten de kaçınmayacaktır.. Ama inşallah, buna ihtiyaç kalmıyacaktır...

3- Bu sözler aynı zama, milletimize de çok anlamlı bir uyarıdır:

Eğer, elimizdeki siyasi ve kanuni fırsatları değerlendirmez ve hala Batıl ve bozuk zihniyetlerin ekmeğine yağ sürersek, birgün gelir kaybedece-ğimiz değerlerimize tekrar kavuşmak için, bütün malımızı ve canımızı ortaya koymaya mecbur kalacağımız yeni bir Kurtuluş Savaşı için, çok daha çetin sıkıntılara katlanmaya mahkum olacağımız unutulmamalıdır.

4- Bu erkekçe sözler, asıl o sırada ülkemize gelen ve masoncuk-larına Refah aleyhinde direktifler veren Siyonist İsrail’in, terörist dışişleri bakanı Şimon Perez’e ve tüm dış güçlere ve şeytani merkezlere bir meydan okumadır.

"Biz bu ülkede ve inşallah yeryüzünde Adil Düzen’i mutlaka kura-cağız. Zalimlerin güdümünden ve sömürüsünden kesinlikle kurtulacağız. Temel insan haklarını ve evrensel hukuk kurallarını elbette hakim kılacağız

Ve bu mutlu ve onurlu neticeyi hazmedemeyeceğinizden dolayı baş-vuracağınız her yolu tıkayacağız.

Yani ey ehli zülüm Sizinle hesaplaşmaya ve kozumuzu paylaşmaya hazırız..

Allah’u Ekber Allah en büyüktür..

5- Bu sözleri söylemek için sadece yürek yetmez. Elbette sağlam bir bilek ister.. Güç ister..

Bunlar, kuru bir cesaret ve gayret neticesi söylenmiş ve sadece his ve heye-canları tatmine yönelmiş sözler de değildir..

Yani ey hak ve adaletten rahatsız olan rakiplerimiz.. Aklınızın yettiği ve elinizden geldiği her türlü imkânlarınızı ve planlarınızı seferber edip üzerimize gelseniz bile, yine de yenilecek ve kaybedeceksiniz..

Ya insanlığınıza dönüp dirilecek, veya şeytanlığınızla çürüyüp gideceksiniz

6- Ve ey bizi korkaklıkla suçlayan zavallılar..

Biz ucuz kahramanlıklara ve kuru kabadayılıklara tenezzül etmemek ve emrolunduğumuz tedbir ve teenni ile hareketimizi sürdürmek için gösterdiğimiz sabır ve sükûneti, taviz ve tutarsızlık olarak niteleyen soy-tarılar.

Haydi, Hodri Meydan.

Başka çareniz yok. Ya Erbakan’ın yanında olacaksınız veya Amerika’nın safında.. Ya Adil Düzene uyacaksınız veya "adi" düzenlere köle olacaksınız.

Ve anlaşılıyor ki bu tarihi sözler hedefini bulmuş ve amacına ulaş-mıştır... Maksatlı olarak yapılan hedef saptırmalar ve spekülasyonlar karşısında, Hoca tarafından anlamı ve amacı açıklanan ve bazı çevrelerce "sözünden caydığı ve tükürdüğünü yaladığı" sanılan bu çıkışlar, en azından “düşman mevzilerini ve muhtemel tepki derecelerini öğrenmek amacıyla fırlatılan, maket füzeler yerindedir” ve sırf bu bakımdan bile oldukça anlamlı ve önemli-dir...

Velhasıl, tarihi hesaplaşma yakındır...

Ve Erbakan önce Başbakır.. Sonra bilinçli ve stratejik bir geri adım atılmıştır ve şimdi devlet başkanlığına ve büyük inkılâbına doğru son hazırlıklara başlanmıştır...

Erbakan Hoca’nın 1991 yılında sarfettiği: “Türkiye, mutlaka adil düzene geçecektir. Bu geçiş kanlı mı, yoksa kansız mı gerçekleşecek? İşte buna halkımız karar verecektir” şeklindeki sözlerinin, masonik cephede büyük bir telaş ve tedirginlik meydana getirmesinin bir nedeni de, meşhur siyonist M. Warburg’un 1945 yılında söylediği: “Bir dünya hükümeti ister istemez kurulacaktır. Tek sorun, bu sonuca güzellikle mi, yoksa zorla mı ulaşılacağıdır” iddialarına karşı, ilk ve tek onurlu çıkış olmasıdır. Çünkü siyonist merkezler bu sözlerin sahibini çok iyi tanımaktadır.

BÜYÜKANIT PAŞA, MİLLETE SESLENİYOR

BÜYÜKANIT PAŞA, MİLLETE SESLENİYOR






GKB. Org. Yaşar Büyükanıt`ın Harp Akademileri Komutanlığında yapılan "Güvenliğin Yeni Boyutları" sempozyumu açılış konuşmasında ve ardından yönetilen sorulara verdiği yanıtlarında:

a) Ülke bütünlüğümüze

b) Milli birlik ve direğimize

c) Cumhuriyet değerlerimize

d) Geleceğimize ve güvenliğimize yönelik çok ciddi tehdit ve tehlere dikkat çekmiş ve doğrudan Milletimize seslenerek, tarihi bir uyarı yapmıştı.

PKK Militanlarının dış güçler tarafından hazırlanıp kışkırtıldığını

İçimizdeki bazı hainlerin iş birlikçilerin de: "Demokrasi ve insan hakları" bahanesiyle bunlara sahip çıktığını ve cesaret kazandırdığını

Türkiye`yi parçalama ve Sevr`i uygulama projesinde bunların maşa ve taşeron olarak kullanıldığını

Kuzey Irak`taki Barzani Bölgesinde PKK`ya her türlü imkan ve hareket kolaylığı sağlandığını

Bütün bunların Amerika ve Avrupalı sözde dost ve müttefik ülkelerin desteği ile başarıldığını

Türkiye`nin sürekli oyalandığını ve hatta elinin kolunun bağlanmaya çalışıldığını

Türk ordusunun, uluslarası hukuk çerçevesinde, Kuzey Irak`a gereken müdahaleyi yapması zamanı geldiğini defalarca duyurmasına rağmen AKP iktidarının, siyasi sorumluluktan kaçtığını, topu taca attığını ve Genel Kurmayı, "Kendi başına buyruk davranıyor. Hükümetimizi ve müttefiklerimi takmıyor" konumuna düşürmeye uğraştığını ve artık, bağımsızlık ve bekamızı korumak için, milletimizin uyanıp ordumuza sahip çıkmak ve destek olmaktan başka çare kalmadığını vurgulamıştı.

Paşa, dünyaya çağrı yapıyor

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ABD ve Avrupa`nın Teröre karşı mücadelede Türkiye`yi Yalnız bıraktığını ifade ederek, "Müttefik olduğumuz ülkeler arasında dolaylı ya da dolaysız olarak PKK`ya destek olan ülkeler var. C-4`ler, süpermarketten alınmıyor ya" dedi.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Avrupa ülkeleri ve ABD`nin, Türkiye`yi terörle mücadelede yalnız bıraktığını söyledi.

Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt (ATESE) Başkanlığı koordinatörlüğünde, Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi (SAREM) Başkanlığı tarafından, "Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler" konulu uluslararası sempozyumu, Harp Akademileri Komutanlığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi`nde başladı.

Açılış konuşmasını yapan Orgeneral Büyükanıt, 11 Eylül`de ABD`de gerçekleştirilen terörist saldırılardan sonra başta BM olmak üzere NATO, AB, AGİT gibi bir çok uluslararası kuruluşun terörle mücadeleye yönelik bir dizi karar aldığını ve terör örgütleri listeleri yayınladığını hatırlatarak, ancak bu kararların uygulanmasında ve uluslararası sözleşmelerin ülkelerin iç hukuklarına yansıtılmasında hala ciddi sıkıntılar bulunduğunu anlattı. Büyükanıt, bu sorunun terörle mücadelede çifte standart uygulayan ülkeleri yakından ilgilendirdiğini ve açıkça teröre destek vermek anlamını taşıdığını dile getirdi.

Üzüntü duyuyoruz

"Açıkça ifade edeyim, müttefik olduğumuz ülkeler arasında PKK terörüne dolaylı ve doğrudan destek veren ülkeler de vardır ve bundan büyük üzüntü duymaktayız" diyen Büyükanıt, şöyle devam etti:

"Bu ifadeleri kullandığım zaman, içte ve dışta bazı çevreler, ‘bu ifadeler terörle mücadeleye bir yarar sağlamıyor` şeklinde yaklaşımlarda bulunmuşlardır. Türkiye`de bir deyim vardır, ‘Güneş Balçıkla Sıvanmaz`. Gerçekleri gördüğünüz zaman, onun gereğini yapmak lazım. Onu yok gibi kabul etmek, en büyük tehdir. Size somut örnek vereceğim. Türkiye`de teröristler çok teştili patlayıcılar kullanmaktadırlar. Türkiye`de kullanılan ve ‘topuk koparan` olarak isimlendirilen mayınlar, her türlü cinayette kullanılan C4, A3, A4 ve benzeri gibi patlayıcılar, herhalde süpermarketlerden alınmıyor."

İnkar edemezler

Büyükanıt, terör örgütünün sözcülüğünü ve propagandalarını yapan bir yayın organının müttefik bir ülkenin sınırları içinde faaliyet gösterdiğini ve terör örgütünün faaliyetlerinde aktif rol alarak yayın yaptığını vurgulayarak, "Umarım, bu tür sözlerime politik tepki yerine, ‘hayır doğru söylemiyorsunuz` desinler, ancak söyleyemezler" dedi.

Büyükanıt, terörle mücadelede en geniş uluslararası işbirliğinin ancak BM ile mümkün olacağını, bu nedenle diğer bütün organizasyon ve inisiyatiflerin BM`yi her anlamda desteklemesi için terörle mücadelede BM tarafından kabul edilen anlaşma, protokol ve kararların, henüz onaylamamış ülkelerce de onaylanarak uygulanması gerektiğini kaydetti.

Sözümüzü 12 Nisan`da söyledik

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Kuzey Irak`a operasyon konusunda bir ihtiyaç bulunduğunu daha önce ifade ettiğini belirterek, bunun için politik hedeflerin ortaya konması gerektiğini, bu hedefler ortaya konduktan sonra gerekli planlamanın yapılabileceğini bildirdi. Büyükanıt, "Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler" konulu sempozyumda yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarıyla sohbet etti.

Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Büyükanıt, Kuzey Irak`a yönelik askeri bir operasyon ihtimaline ilişkin bir soru üzerine, "Her askeri harekâtın politik amacı olur. Politik amaca askeri vasıtalarla ulaşılır. Askeri, politik direktif verilir, asker oturur o hedefi nasıl elde edeceğini, ne kadar kuvvetle elde edeceğini hesaplar" dedi.

Büyükanıt, "bu konuda yazılı bir talebi olup olmayacağına" ilişkin soruyu, "Yazılı bir talep vermem. Ne talep edeceğiz biz? 12 Nisan`da biz ihtiyaç olduğunu tüm dünyaya duyurduk. İhtiyaç belirledik. Böyle bir şeye ihtiyaç var. Bu planlamanın politik makamlara yönelmesi için o politik hedeflerin belirlenmesi lazım. O politik hedefler ortaya konduktan sonra biz gerekli planlamayı yaparız" diye cevapladı. "Sözlü olarak da söylediniz mi" sorusu üzerine de Büyükanıt, "Bu, zaten bilinen bir şey" cevabını verdi.

Barzani de hedefte

Büyükanıt, bir başka soru üzerine de, Kuzey Irak`ta sadece PKK varlığının bulunmadığını, Barzani`nin de söz konusu olduğunu kaydederek, "12 Nisan`da biz hem Türkiye`ye, hem dünyaya söyledik. Biz asker olarak hazırız. Hedefleri politik makamlar belirleyecek. İçeri girip sadece PKK ile mi mücadele edeceğiz, yoksa Barzani ile de bir şeyler yapacak mıyız? Hedef ne olacak? Bunlar sözlü olmaz. Benim önüme yazılı talimat gelmesi lazım" diye konuştu.

Ortada ABD var

İçeri girip sadece PKK ile mi uğraşacağız yoksa Barzani ile de bir şeyler olacak mı? Orada PKK var, Barzani var. Bir de ortada ABD var. Politik bir hedef olması lazım. Bu politik hedefi önce belirleyip ortaya koymak lazım. Bu da sözlü olmaz, siyasi yazılı direktif olması gerekir. Bu direktif bana gelecek ki, ben asker olarak hareket edeceğim.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Kuzey Irak`a düzenlenecek olası bir sınır ötesi operasyonda, Türk ordusunun terör örgütü PKK`nın yanı sıra Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani`ye bağlı kuvvetlerle de savaşılabileceğini ima etti. Büyükanıt, "İçeri girip sadece PKK ile mi mücadele edeceğiz, yoksa Barzani ile de bir şeyler olacak mı?" dedi. Büyükanıt, dün İstanbul`da Harp Akademileri Komutanlığı`nda düzenlenen "Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler" sempozyumunda, gazetecilerin sorularına şöyle yanıt verdi:

Kuzey Irak`a girme konusunda hükümetten bir talebiniz oldu mu?

Yazılı talep vermeye gerek mi var? 12 Nisan`da ihtiyaç olduğunu biz bütün dünyaya söyledik. Oraya bir harekat gerekir. Ama içeri girip sadece PKK ile mi uğraşacağız yoksa Barzani ile de bir şeyler olacak mı? Orada PKK var, Barzani var, bir de ortada ABD var. Politik bir hedef olması lazım. Bu politik hedefi önce belirleyip ortaya koymak lazım. Bu da sözlü olmaz, siyasi yazılı direktif olması gerekir. Bu direktif bana gelecek ki, ben asker olarak hareket edeceğim.

Dolmabahçe`de Başbakan`la ne konuştunuz?

İki makam bir araya geliyor, bir şeyler konuşuyor. Her şeyin söylenmemesi lazım. Çok fazla enerji sarf ediyoruz. Her şeyin söyleneceği bir yer ve zaman vardır. Ama bazı şeylerin söylenme zamanı gelmeyebilir.

ABD`nin Türkiye hava sahasını ihlal eden iki F-16 savaş uçağı, sınırda ne elde etmiş olabilir?

Ne elde edebilir ki? Her şeyi zaten uydudan elde ediyorlar. Uçağın oraya gelmesi şeklen yanlıştır, sınır ihlalidir.

Karanlık savaş dönemi başladı

Orgeneral Büyükanıt, yeni savaş taktikleriyle ilgili de şunları söyledi: "Bir ülkenin, diğer bir ülkeyi silah zoruyla işgal etmesi gibi bir yaklaşım artık çok tercih edilmemektedir. Daha ucuz, daha etkili `karanlık savaş` metotları, çok daha fazla tercih edilmektedir. Sıcak-soğuk savaş gibi evrelerden karanlık savaş dönemine girilmiştir. Ekonomik manipülasyonlar, mikro-etnik kışkırtmalar, ülkelerin rejimlerini ve düzenlerini yeniden tanımlamalar, ülkelere aşılanan `renkli başkaldırılar` ve ülke isimlerinin önüne eklenmeye çalışılan akıl dışı sıfatlar, karanlık savaş olarak isimlendirilmeye çalışılan yeni yaklaşımlar olarak tanımlanabilir. Londra borsasında manipülasyonlar yapılıyor. Ülkede bir günde 10 milyar dolar gidiyor. Bu da savaşın bir çeşididir."

‘Renkli başkaldırı` sözüyle gönderme

Orgeneral Yaşar Büyükanıt`ın dile getirdiği "karanlık savaş" metotları, `renkli başkaldırılar` sözüyle akla Amerikalı spekülatör George Soros`u getirdi. Yugoslavya, Ukrayna, Gürcistan`da "Turuncu Devrim", "Kadife Devrim" gibi renkli isimlerle iktidar değişikliklerini Soros`un desteklediği sivil toplum örgütlerinin tetiklediği iddia edilmişti.

Mehmetçik K.Irak`ta alarmda

Türkiye, 1996 yılında Irak ile anlaşarak PKK`ya karşı Kuzey Irak`ta konuşlandırdığı birlikler olası sınır ötesi operasyon için alarma geçti.

Türkiye, Irak sınırının, Irak tarafında yaklaşık 3 kilometre içeride yerleşik olarak bekleyen birliklere yeni tank ve asker sevkiyatı yaptı. Irak`ta stratejik öneme sahip Begova, Kanimasi, Şeladize, Derelut ve Amediya kesimlerindeki dağlarda yerleşik olarak bekleyen ve takviye alan Türk birlikleri yeni mevziler kazmaya başladı. Bu arada olası PKKsaldırılarına karşı tanklarda mevzilendirilerek hazır konuma geçti.

Girmeyin

Diğer taraftan Siyaset Bilimci, eski ABD Dışişleri Bakanı ve Bush`a yakınlığıyla tanınan Dr. Henry Kissinger, Türkiye`nin Kuzey Irak`ta sınırı geçmesine ABD`nin müsaade etmeyeceği mesajını verdi. Akbank Kurumsal Bankacılık`ın düzenlediği `Küresel Gelişmeler ve Türkiye, Geşmişten Ders Almak ve Geleceği Anlamak` konulu konferansta konuşan Kissinger, "Türkiye haklı olarak Irak sınırından sızmalara karşı gelecektir. Uluslararası olarak önlenmesini tercih ederim. ABD`nin tepkisi ise sorunu anlamaktan geçecektir. Ama sınırın aşılmasını tercih edilen bir sonuç olarak görmeyecektir" dedi.

Amerikan TV`sinde PKK propagandası

Soros`un sponsorluğunu yaptığı programda, Türkiye`nin Güneydoğu halkına insan hakları ihlalleri yaptığı yalanı dile getirildi, PKK`lı teröristler ‘Bağımsızlık savaşçıları` olarak gösterildi

PKK`YI terör örgütü olarak kabul eden ABD`DE ekranlarda açık açık PKK propagandası yapıldı. ‘Bridge TV` adlı kanalda terör örgütü PKK`nın açık propagandasını yapan ve Abdullah Öcalan`ın açıklamalarına yer veren ‘İyi Kürtler, Kötü Kürtler` isimli belgesel gösterildi. Belgeselde, Türkiye`nin Kürt nüfusuna karşı insan hakları ihlalleri yaptığı, ABD`nin, Türk-ABD dostluğundan dolayı ihlalleri görmezden geldiği iddia ediliyor.

Kevin McKiernan isimli gazeteci tarafından 2001 yılında Washington, Güneydoğu Anadolu ve Irak`ın kuzeyinde çekilen belgesel, PKK`nın Washington`daki temsilciliğini yapan Kani Gulam`ın Beyaz Saray önünde yaptığı Türkiye aleyhtarı gösteriyle başlıyor.

Yapımcı, terör örgütü mensuplarından ‘Kürdistan İşçi Partisi üyesi gerillaları` olarak bahsederken, teröristlerin önünde yaptığı anonsta Kürtlerin ‘bağımsızlık savaşçısı` olduğunu iddia ediyor.

Türkiye`nin Güneydoğusunu Kürdistan olarak gösteren haritanın yer aldığı belgeselde, PKK terör kamplarının görüntülerine ve Kevin McKiernan`ın, Öcalan ile Beyrut yakınlarındaki evinde yaptığı röportaja da yer veriliyor. Röportajda Öcalan`ın Türkiye aleyhtarı sözleri dikkat çekiyor.

Clinton yönetiminin Kürtleri ‘İyi Kürtler ve kötü Kürtler` olarak ikiye ayırdığı, Saddam`a karşı mücadele eden Kuzey Irak`taki Kürtlere iyi Kürtler, Türkiye`deki bölücü Kürtlere de kötü Kürtler denildiği vurgulanan belgeselde, Amerikan yapımı savaş uçaklarının ve silahların Kürtlere karşı kullanılması eleştiriliyor.

Belgesel Leyla Zana`nın yargılanmasını gösteren bölümlerle son buluyor.

Soros sponsor

ABD yasalarına göre, terör örgütlerine mali destek vermek, örgütleri kamuoyuna karşı savunmak yasaklanıyor. Ancak bu tür yayınların terör eylemlerine neden teşkil etmesi durumunda yayın yapanlara karşı dava açılabiliyor.

Belgeselin sonunda yer alan bilgilere göre belgeselin yayınına destek verenler arasında ‘Soros Belgesel Fonu` ve ‘Rockefeller Vakfı` gibi kurumlar yer alıyor. Belgeseli yayınlayan Bridge TV ise kablo yayını üzerinde yer alan ve daha çok Müslümanlara yönelik dini yayınlara yer veren bir televizyon kanalı olarak biliniyor.

Büyükanıt çıbanlara parmak basıyor

Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt, Harp Akademileri`nde dün başlayan güvenlik konferansında terörü eleştirirken lafın ucu sürekli Batı ülkelerine dokunuyordu.. Örneğin:

- Terör örgütünün yayın organı müttefik ülkede yayın yapıyor.

- Terörizmi bazı ülkeler dış politika malzemesi olarak kullanıyor.

- Bize insan hakları dersleri veren ülkeler teröre destek veriyor..vs..vs.

Orgeneral Büyükanıt "Neler yapılırsa dünya güvenli bir gezegen olmaktan çıkar" şeklinde bir başlık açtı. Şunları şunları yaparsak "Dünyamız güvenli gezegen olmaktan çıkar" dedi. Saydığı bütün maddeler ABD`nin yaptıklarıydı:

Kaynakların üretimi ve dağıtımını sadece kendi ülkelerimiz için kullanırsak...

Sadece kendi ülkemizin güvenliğini düşünürsek...

Teröriste çifte standartla yaklaşırsak...

Ekonomik uçurumların derinleşmesine neden olursak...

Barış kültürünü geliştirmezsek...

Terörü sadece sözle eleştirirsek...

Güvensizlik artar... Nitekim artıyor... Dramımız şu ki... Kendimizi Batı ülkesi sayıyor, enerjimizi Batı ile ilişkileri geliştirmeye harcıyoruz... Ama tüm tehditleri de Batı`dan alıyoruz... Silahlı Kuvvetler kuvvetler gerçekçi davranıp Batı`ya tepki gösterirken iktidar partisi ve diğer kimi toplum kesimleri geleceğini ABD`ye bağlamış durumda... Hatta bazıları kendi ülkesine, kendi ordusuna karşı Batı ile işbirliği yapıyor...

Bir dram yaşıyoruz...[1]

Rusya sınır ötesi harekatımızı her yönden destekliyor

Türkiye, sınır ötesi harekat konusundaki tartışmaların yoğunlaştığı bir ortamdan geçiyor. Dünya, Türk Ordusu`nun olası bir harekatına odaklanmış durumda. Türkiye, sınırda askeri önlemlerini artırırken eş zamanlı olarak harekatın uluslararası altyapısını oluşturuyor. 5 Haziran günü Birleşmiş Milletler`e mektup yollanarak Türkiye`nin karşılaştığı tehditlerle ilgili bilgi verildi. Türkiye`ye saldırıların ve bu saldırılara lojistik desteğin Irak`ın kuzeyinden geldiği BM`ye iletildi. 28 Eylül 2001 tarihli ve 1373 sayılı BM kararı sınır ötesi harekat için Türkiye`nin tezini güçlendiriyor. BM`ye yapılan bilgilendirmenin benzeri Avrupa Birliği ve NATO`ya da yapılmış, ancak bir sonuç alınmamıştı.

Rusya`dan sınır ötesi destek

Sınır ötesi operasyon konusunda uluslararası alanda NATO, AB ve ABD, Türkiye`nin karşısında. Gelinen aşamada BM`nin tutumu Türkiye açısından önemli olacak. Bu konuda önemli gelişmeler yaşanıyor. BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi Rusya son dönemde Ortadoğu`da hareketlendi. Rus yetkililere göre Moskova Batı`nın terörle mücadele konusunda uyguladığı çifte standarda karşı Türkiye`nin Kuzey Irak`a sınır ötesi harekat düzenlemesini destekliyor. Aynı yetkililer, "Genelkurmay Başkanı Baluyevski Ankara ziyaretini gerçekleştirseydi bu mesajı Org. Yaşar Büyükanıt`a söyleyecekti" dediler.

Rusya silah ambargosuna karşı Türkiye`nin yanında

"Biz bu ziyarete büyük önem veriyoruz. Moskova, bölgesel sorunların dış müdahaleler olmadan çözülmesini istiyor. Son dönemde Türkiye`nin Kuzey Irak`a bir harekat düzenleyeceği konuşuluyor. Amerika ve Irak`ın kuzeyini yöneten hükümet karşı çıkıyor. Rusya, Türkiye`nin terörle mücadelede karşılaştığı çifte standarda karşı sınır ötesi operasyon yapma hakkını destekliyor. Genelkurmay Başkanımızın ziyaretinde bu konuda açık mesaj verilecekti. Ziyaret gerçekleşmemiş olsa bile Moskova bu konuda aktif desteğe hazır. Harekat olursa Türkiye bazı sorunlarla karşılaşacak. Burada Rusya silah olsun başka bir konuda olsun desteğe hazır."

Rus yetkililer, Türkiye`nin ABD`nin itirazlarına karşı sınır ötesi operasyon yapması durumunda tıpkı Kıbrıs`taki gibi bir ambargoyla karşılaşabileceğine dikkat çekti. Böyle bir durumda Moskova`nın Türk Ordusu`na destek olacağı böyle ifade ediliyor.

"Kukla devlete kesinlikle karşıyız"

Rus yetkililer ayrıca "Putin`in de açıkladığı gibi, Irak`ın parçalanmasına ve kuzeyde bir Kürt devletinin kurulmasına kesinlikle karşıyız" dediler.

Aynı yetkililer, Türkiye`nin Rusya ile bu konuda bir temasının olmamasından şikayetçi. Türkiye`nin tezlerini anlatması durumunda Rusya desteğe hazır. Ankara ise bölge ülkeleri ile temasta ağır davranıyor. Öte yandan Irak konusunda en etkili komşu olarak gösterilen İran`la bir temasın yaşanacağı öğrenildi.[2]

Büyükanıt ilk kez `Faşist PKK` diyordu

Büyükanıt`ın dikkat çeken değerlendirmelerinden biri de PKK`yı ilk kez "faşist terör örgütü" olarak nitelemesiydi.

Büyükanıt, sempozyumu açış konuşmasında, "etnik milliyetçiliği" yorumlarken şu yorumu yaptı:

"Etnik yapı sosyolojik bir olgudur ve normaldir. Ama buna siyasi söylem yüklerseniz etnik milliyetçilik olur. Bir de silahlı boyut eklerseniz işe o zaman ortaya PKK gibi faşist terör örgütü çıkar."

Genelkurmay Başkanı, dünyanın sıcak savaştan soğuk savaş dönemine, soğuk savaş döneminden de "karanlık savaş" dönemine girdiği saptamasını yaptı. PKK gibi örgütleri, mikro milliyetçi ayrılıkçı akımları, asimetrik terör tehdidini, ülkelerin isimlerinin başına bazı sıfatlar getirilmesini, bu savaşın unsurları olarak saydı.[3]

Barzani`nin ‘Zavita ordusu` da operasyon kapsamında mı?

İstanbul Harp Akademileri`nde, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Ergin Saygun`un ev sahipliğinde gerçekleştirilen 55 ülkeden yerli yabancı 800 davetlinin bulunduğu ‘Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler` konulu sempozyumu izleyen Güler Kömürcü önemli notlar aktarıyordu.

Hilmi Özkök şahinlerin yanında yer almadı Toplantıda dikkatimi çeken ilk detay; en öndeki koltuklarda, Genelkurmay Başkanı Büyükanıt`ın sağında Genelkurmay eski Başkanı İsmail Karadayı, solunda ise tıpkı Sayın Büyükanıt gibi şahin duruşuyla geniş kitlelerin gönüllerini kazanan bir diğer Genelkurmay eski Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu oturuyordu ve Başbakan Erdoğan`a karşı sorumlu Genelkurmay Başkanlığı yaptığını dün bazı köşe yazarlarına teyit eden (özgeçmişteki bilgiler tartışmasını hatırlayın) Sayın Hilmi Özkök`ün ise sempozyumda bulunmaması, şahin ‘komutanların` yanında yer almaması (Sayın Özkök mutlaka sempozyuma davetlidir, mazereti olduğu için gelememiştir sanırım) doğrusu oldukça dikkatimi çekti. Sizce de ilginç bir detay değil mi ey ayrıntıdaki şifreleri çözen okur?

Sayın Büyükanıt`ın sempozyumun ilk oturumunun ardından verilen ‘kahve molası`nda gazetecilere yaptığı açıklamaya gelince... Irak operasyonunu, dar kapsamlı-boş Kandil`i dövme harekatıyla geçiştirip, böylece Washington`u ve de Barzani`yi de küstürmeden, sınır ötesi operasyonu seçim tribünlerine yönelik faydaya çevirme planları olanlara, Büyükanıt oldukça açık yanıt verdi: "Yaklaşık 1.5 ay önce, 12 Nisan`da biz hem Türkiye`ye hem dünyaya sınır ötesine operasyon yapılması gerektiğini açıkça söyledik. Biz asker olarak hazırız. Irak`tan içeri girip sadece PKK ile mi mücadele edeceğiz, yoksa Barzani ile de bir şeyler olacak mı? Bunlar sözlü olmaz, yazılı talimat lazım."

Konuştuğum uzmanlar ise bu önemli açıklamayı şu şekilde yorumladılar; ‘K.Irak`a siyasi şov malzemesi yaratılsın niyetiyle girilecekse asker haklı olarak-açıkça ‘biz yokuz` diyor. Yaşar Paşa ‘Kuzey Irak`a terörün kaynağını kurutmak için operasyonun şart olduğuna, PKK ile birlikte PKK`nın baş destekçisi Barzani ve peşmergelerine de terörist muamelesi yapılması gerektiğine` dikkat çekiyor. Bakalım hükümet, ulusal güvenliğimiz adına terörle mücadelenin gelip dayandığı aciliyetleri daha ne kadar geçiştirecek? Bu arada Barzani`yi operasyon kapsamına almak AKP içinde malum gruplar arasında ciddi gerginliğe de sebep olabilir. Bunu da unutmayın.`

Artık, (bu noktada geçen hafta, 24 Mayıs tarihli Seçimler-savaş hali ve Sezer`in yetkisi başlıklı yazımdaki ‘BARZANİ BİZE SAVAŞ İLAN EDERSE` bölümüne tekrar göz atınız lütfen) Kuzey Irak`a olası bir askeri operasyonun sadece PKK`yı değil onun en büyük destekçisi Barzani ve adamlarını da kapsama gereği doğmuştur. Barzani`nin Türk askerinin karşısına çıkarmayı planladığı ‘özel ordusu`nun arka planına bakalım şimdi de... Uzmanlara sorup, bakın neler buldum;

‘Kuzey Irak`tan askerini çeken Amerika, Türk askerinin girmesi muhtemel bölgeyi, yıllar önce kendisinin yapılandırdığı ‘Zavita ordusu`na bıraktı. Zavita Özel Ordusu doğrudan Neçirvan Barzani`ye bağlı silahlı peşmerge grubudur. Zavita, Irak kuzeyinde Dohuk Kasabası`nın 10-15 km doğusunda bulunan dağlık bölgedeki boğazlardan birinin adı, diğeri ise Kantar Boğazı`dır. Her iki boğaz ve iki yanlardaki dağlık arazi PKK terör örgütünün yoğun kullandığı yerlerdir. Bu boğazların ve bölgenin bir başka önemi ise Musul kentini kuzeyden koruyan son müsait arazi yapısı olmasıdır. (Musul mu? Diyarbakır-Musul hattı mı dediniz efendim, duyamadım? Ayrıntıya özel dikkat)

ABD`nin isteği doğrultusunda Necirvan Barzani`ye bağlı kurulan Zavita ordusunun komutanı ise Aziz Veysi`dir. Aziz Veysi eski bir PKK`lıdır. Şemdin Sakık da ifadelerinde KDP`ye teslim olurken, Aziz Veysi`nin yardımcı olduğunu ve Duhok`ta kendisi için ev tuttuğunu söylemişti...`[4]











[1] 01.06.2007 / Melih Aşık / Milliyet

[2] 10 Haziran 2007 / Ö.Çetinkaya / Aydınlık

[3] 01.06.2007 / Fikret Bila / Milliyet

[4] 01.06.2007 / Güler Kömürcü / Akşam

BÜYÜKANIT PAŞA, MİLLETE SESLENİYOR

Muş

Prof. Dr. Necmettin Erbakan iktidarları dışında Muş’a herhangi bir yatırımın yapılmadığını vurguladı.


İlk olarak Muş’ta halka seslenen Erbakan, buradaki muazzam kalabalığa AKP’nin 5 yılda gerçekleştirdiği ekonomik yıkımı ve Saadet Partisi’nin Türkiye’yi bu yıkımdan nasıl kurtaracağını anlattı. “Biz iddia etmiyoruz. Yaptıklarımızı söylüyoruz” diyerek Refah Partisi’nin hizmetlerini anlatan Erbakan, Refah Partisi döneminde bütçeye ek olarak lazım olan 100 milyar doları borç almadan ve ek vergi koymadan sağladıklarına vurgu yaptı. Erbakan, “Kitler zarar ediyordu, 2 milyar dolar kara geçirdik 7 milyar dolar kâr ettirdik. Kaynak paketlerinden 4 milyar getirdik. Diğer fonlardan 13 milyar dolar getirdik. Memura yüzde 50 zam ile işe başladık. 6 ayda 30 milyar doları temin edince 100 alan memur 256 almaya başladı. Şimdi ise 500 lira alan memura bir hafta sonra 1500 alacaksın desek şaşırır. Biz bunları yaptık” diye konuştu.

AKP’nin ve işbirlikçi medyanın ekonominin iyiye gittiği şeklindeki söylemlerine vurgu yapan Erbakan, “Ekonomi iyi gidiyorsa herkes niye aç?” diye sordu.



“Hangisi maneviyattan bahsediyorsa oyunu ona ver”

AKP ile Millî Görüş’ün aynı gösterilmeye çalışıldığını hatırlatan Erbakan, “Erdoğan gitti papazın önünde imza attı. AB’nin temeli Hıristiyanlık... İmzaladığın şeyde yazıyor. Avrupa’nın dinini benimseyeceksin. AKP milletin parasıyla kilise yaptırıyor, sinagog yaptırıyor. Ey Sakallı Hüsnü, senin başörtüne gelince; ‘Bedelini ödeyemem’ diyor. Ama ey kasketli Ahmet, sakallı Hüsnü sen gidiyorsun oyunu bunlara veriyorsun. O da beyaz bu da beyaz gözüküyor. Ama o göründüğü gibi değil. İslam dini şekil değil şuurdur, Şuur. Hiçbir farkları yok. 10 sene de gördün? Hangisi maneviyattan bahsediyorsa oyunu ona ver. Kim o? Saadet Partisi. Öbürlerinin maneviyatla alakası var mı? Yok. Maneviyat olmadan bir şey olmaz” ifadelerini kullandı. Erbakan, “Hangisi bunların faizci düzeni değiştireceğiz diyor. Hiçbirisi. Sadece Saadet Partisi diyor. Şuradan ne alsan yarısı Yahudi’ye gidiyor. Hacca gidiyorsun IATA’ya para veriyorsun. Ona vermeden hacca gidemiyorsun. IATA Yahudi’nin. Dolarla dünyayı sömürüyorlar. Bütün ticaretin üçte biri Yahudi’ye gidiyor” şeklinde konuştu.



CHP ve AK Parti'nin horoz dövüşü yaptığını söyleyen Erbakan, şöyle devam etti: "Horoz dövüşüne aldanma. Bunlar hepsi işbirlikçi, menfaat alıyor. Akşam televizyonunuzu açtığınızda sizleri narkozlamak için horoz dövüşü yapıyorlar. Kime yutturacaklar, siyonizmin işbirlikçileridir bunlar. Cumhuriyet Halk Partisi, AK Parti'nin cumhuriyeti yok edeceğini söylüyor, laikliği kaldıracağını söylüyor. Bunlar bizim hayatımıza karışacak diyorlar. Ben açım aç, bana nasıl ekmek verecekler bunu konuşmazlar. Bunların vazifesi horoz dövüşü yapmak. Onun için her akşam horoz dövüşünü yapıyorlar. Millet bir defa aldandı, şimdi de milletin aldanmayacağını biliyor ve kendilerini parçalıyorlar."

Erbakan, "Bu CHP, AK Parti'nin bir şey yapamayacağını biliyor ve AK Parti'yi Saadet Partisi'ne yapıştırmak için Saadet Partisi'nden korktuğu için çaba gösteriyor, pil tüketiyor. Bilerek yapıyorlar, bunlar aptal değiller, kurnazlık yapıyorlar. AK Parti'nin tabanı milli görüşçüdür, her şey aslına döner. Beş senede AK Parti'nin ne olduğunu görünüz. Ekonomik yıkım, manevi tahribat ve dış politika faciası. Ekonomik yıkım; her evi IMF'ye teslim etti. Yahudi kuruluşu olan IMF, bizi aç bırakıp İsrail'e teslim etmek istiyor. AK Parti'ye oy veren Yahudi'ye oy verir. Tarihi bir gündeyiz aklımızı başımıza alacağız" şeklinde konuştu.

Millî Görüş

Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan uyarılarını sürdürüyor




İşbirlikçilere oy yok



Bütün dünyanın ırkçı emperyalizmin tehdidi altında olduğuna dikkat çeken Millî Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, “Irkçı emperyalizm köle istiyor. Bunu da işbirlikçiler sayesinde sağlamaya çalışıyor. Bağımsız Türkiye istiyorsanız, işbirlikçilere oy vermeyin” uyarısında bulundu.

Kanal B televizyonunda Mithat Sirmen ve Nahit Duru tarafından hazırlanılıp sunulan Başkent Oturumları programına katılan Erbakan, dünya tarihine ve yaşadığımız sürece ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Erbakan, programa katılan Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila ve Gazeteci-Akademisyen Doç. Dr. Hasan Ünal’ın sorularını cevapladı. Programda Irkçı Emperyalizmin tarihsel kökenlerine değinen Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Siyonizmin Tevrat’ın tahrif edilerek Kabala adlı sihir kitabına inanılmaya başlanmasıyla ortaya çıktığını hatırlattı.

Irkçı emperyalizmin kendilerini efendi, diğer insanları ise köle olarak gördüğünü kaydeden Erbakan, bu zihniyetin faizci kapitalist sistemle dünyayı ele geçirmeye çalıştığını vurguladı. Doları siyonizmin parası olarak nitelendiren Erbakan, Amerikalıların da ırkçı emperyalizmin narkozu altında olduğunu söyledi. Siyonizmi timsaha benzeten Erbakan, bu timsahın üst çenesinin ABD, alt çenesinin ise AB olduğunu söyleyerek, “bunları bilmeden dünya olaylarını bugün yaşananları anlayamayız” dedi.



ANKARA BÜROSU

Millî Görüş Lideri Necmettin Erbakan milletin saadetinin 22 Temmuz’da Saadet’in zaferiyle mümkün olacağını söyledi. Bütün dünyanın ırkçı emperyalizmin tehdidi altında olduğunu belirten Erbakan, siyonizmin emellerine ulaşmak için Türkiye’de bağımsız bir devlet istemediğini vurguladı.

Kanal B Televizyonu’nda Mithat Sirmen ve Nahit Duru tarafından hazırlanılıp sunulan Başkent Oturumları programına katılan Erbakan, dünya tarihine ve yaşadığımız sürece ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Erbakan, programa katılan Millîyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila ve Gazeteci-Akademisyen Doç. Dr. Hasan Ünal’ın sorularını cevapladı.

Programda Irkçı Emperyalizmin tarihsel kökenlerine değinen Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Siyonizmin tevratın tahrif edilerek Kabala adlı sihir kitabına inanılmaya başlanmasıyla ortaya çıktığını hatırlattı. Irkçı emperyalizmin kendilerini efendi diğer insanları ise köle olarak gördüğünü kaydeden Erbakan, bu zihniyetin faizci kapitalist sistem ile dünyayı ele geçirmeye çalıştığını vurguladı. Doları siyonizmin parası olarak nitelendiren Erbakan, Amerikalıların da ırkçı emperyalizmin narkozu altında olduğunu söyledi. Siyonizmi timsaha benzeten Erbakan, bu timsahın üst çenesi ABD, alt çenesinin ise Avrupa Birliği olduğunu söyleyerek, “bunları bilmeden dünya olaylarını bugün yaşananları anlayamayız” dedi.

Erbakan; “Bu ırkçı emperyalizm kurduğu faizci sistemle 6 milyar insandan her yıl 7 trilyon dolar sömürüyor. Bu yüzden doğan her çocuk bin 200 dolar borçla doğuyor. Ayrıca bu Siyonizm hristiyanlığı taşeron olarak kullanıyor. Karşısında düşmün olarak İslam’ı görüyor. Çünkü İslam Allah’tan başkasına kul olmamayı emreder. Onlar ne diyor, biz efendiyiz siz kölesiniz. Oysa Müslümanlar köleliği reddetmiş ve tarih boyunca adil bir dünyanın öncüsü olmuştur” dedi.



Ilımlı İslam Haim Nahum doktrinidir

Erbakan bir soru üzerine Ilımlı İslam projesinin Haim Nahum doktrininin bir parçası olduğunu vurguladı. Erbakan, “Ne diyor Haim Nahum doktrini. Dininden uzaklaştırılacaklar. Çünkü bunlarda Sütçü İmam’lar, Rıdvan Hoca’lar var. Bu yüzden yumuşak lokma yapmak için dininden uzaklaştırmak istiyorlar. Nasıl olacak? Ya yasaklayarak ya da özünü değiştirerek. Dünya siyonizmi ikisini de deniyor. Hem yasaklama hem de özünü değiştirmeye çalışıyor. Namaz kılacaksın, oruç tutacaksın ama siyonizmin düzenine karışmayacaksın. Köle olacaksın. Müslümanlık şuur dinidir, şekil değil. Müslümanlık kölelik kabul etmez” diye konuştu.



Kudret sahibi ABD değil Cenab-ı Hak’tır

Millî Görüş Lideri Necmettin Erbakan, AKP ile ilgili sorulara verdiği cevaplarda AKP’yi ‘tam işbirlikçi” olmakla suçladı. Türkiye’de sadece iki tane görüş olduğunu tekrarlayan Necmettin Erbakan, “Birisi Millî Görüş; bu milletin tarihi, inancı, kendisi. Diğeri ise işbirlikçilik. Bu işbirlikçilerin hepsi IMF’ci, hepsi Amerikancı, hepsi Avrupa Birlikçi, hepsi İsrailci. Siz bunların ağzından hiç Yeni Bir Dünya kurma diye bir şey duydunuz mu, hayır duyamazsınız. Bunlar işbirlikçi AKP ise tam işbirlikçi. 30 sene bizim dersanemizde kayıtlıydılar ama dersleri öğrenip anlamamışlar. Bunlar Arka Kapıdan Kaçanlar Partisi. Millete hizmet etmek yerine, yeni bir dünya kurmak yerine futbol oyununu daha çok sevdiler. Şimdi Amerika’nın, İsrail’in istediğinden çıkmıyor. Çünkü sandalye sevdası var. Ben onların gözüne gireyim diye ikide bir adam gönderip ben daha iyi hizmet ederim, beni delikten aşağı süpürmeyin diyen onlar değil mi? Neden? Kuvvet Kudret sahibi onlar zannediyor da ondan. Halbuki Kuvvet kudret sahibi yalnız Cenabı Hak’tır.

Millî Görüş gömleğini çıkardı işbirlikçi gömleğini giydi. O yüzden Kıbrıs’ı vermeye kalkıyor, O yüzden ABD’ye hizmet ediyor. Şu kadar sortiye izin verdik diye iftihar ediyor. Bunun vebali çok büyük. Ben ağabeyleri olarak uyarıyorum, kendine gel diyorum. Sen hangi tarihin evladısın. Bun bunları kızmamdan değil şefkatimden söylüyorum. Bu milleti uçuruma sürüklüyorsunuz, yanlış yoldasınız diyorum”



Baba ocağına dönecekler

AKP’yi halka süt diye yutturulmaya çalışılan kireç suyuna benzeten Erbakan, siyonizmin bütün medyasıyla halkın yeniden AKP’ye oy vermesi için çalıştığını anlattı. Saadet Partisi’nin süt, AKP’nin ise kireç suyu olduğunu vurgulayan Erbakan, “Ey köy kahvesindeki kasketli. Siyonizm seni aldatıyor. Nasıl aldatıyor. Diyor ki, bu da beyaz. Ne demek manası? Tayyip, İmam Hatip Okulu mezunu diyor. İkisi de beyaz ama aynı şey demek değildir. İkincisi hanımı mesture. Üçüncüsü, o da akıyor yani namaz kılıyor. Bunları ileri sürüp, bunlar daha büyük parti bunlara oy ver diyor. Horoz dövüşü ile buna yönlendiriyor. Ama milletimiz inşallah kireç suyu yerine sütü içecek ve Sultan Fatih olacak. İsrail’e mumya olmayacak. İşte bu seçimde, milletimize yapılacak en büyük tavsiye bu olacak” diye konuştu.

Milleti, siyonizmin oyununa ikinci kez düşmemesi konusunda uyaran Erbakan, AKP’nin dağılmaya başladığını belirterek, “ Ne büyük partisi? Parti marti değil. Sadece derme çatma bir topluluk. İşte darmadağınık oldu gitti. Yarısı şimdi koptu gitti” diye konuştu.

AKP’den liste dışı kalan milletvekillerinin yedikleri darbe sonrası izin istediklerini belirten Erbakan, “Hala Millî Görüş’ten iz kalanları tasfiye ettiler. Şimdi bir bir çıkıyorlar televizyona. Baba yuvalarına dönecekler çaresi yok. Böyle derme çatma şeyin yürümesi mümkün değil. İçlerine kim Millî Görüşçü ise, kim tezkereye hayır dediyse, bunların hepsini çıkarttılar. İsrail hoşlanmıyor diye. Dolayısıyla onların hepsi baba yuvasına dönecek” dedi.

AKP’nin ABD, İsrail ve AB’ye bağımlı dış politikasına da sert şekilde eleştiren Erbakan, “Ben ABD ve İsrail ile harp mi yapayım diyor. Kim diyor sana harp yap diye. Şahsiyetini takın. Hangi milletin evladını olduğunu düşün. Sen gidiyorsun, Berlusconi’nin ensesini, kulağını beni AB’ye al diye öpüyorsun. Sen hiçbir defa oturup derste dersi dinlemedin mi?” dedi.



Sen İmam Hatip’te okumadın mı?

AKP’nin Avrupa kapısında kendisini bağlaması için beklediğini vurgulayan Erbakan, “Neden? İsrail böyle istiyor. Ben bunu böyle yapacağım ki, iktidarda sandalyede oturayım. Bu nasıl zihniyet? Birden bire AB’ci oldu. Sana mı kalmış? Dün bizim aramızda iken AB hristiyan topluluğu diyordun şimdi çıkmışsın AB’ci olmuşsun. Bu nasıl değişiklik böyle? Sende hiç izan yok mu? Sen İmam Hatip okulunu okumadın mı?” diye konuştu.

30 yıl sürecek müzakereyi bir insanın nasıl kabul ettiğini soran Erbakan, “Ne müzakeresi yapılacak? Her gün ne verileceği. Ermeniye, Ruma, İsrail’e ne verileceği. 12 tane barajın bulunduğu GAP’ı İsrail’e vereceksin. Hepsini verdikten sonra bakacakmış, hazmettim mi diye. Ondan sonra da referanduma götürecekmiş. Sonra seni alamayız diyecekmiş. Ama yarabbi biz bugüne kadar çok idealler gördük, ama böylesini görmedik ” dedi.

“İmam hatip okuyan bir insanın bizzat bunu yapmaması lazım” diyen Erbakan, “Gittiler Papa’nın önünde imza attılar, çoluk çocuk. O imzaladıkları belge, AB’nin statüsü. Ne var içinde? Bizim temelimiz dinimizdir diyor. Dinleri ise hristiyanlık. Kültür ve medeniyeti ise, eski Roma. Bir insan mübarek İslam dinini ve medeniyetini bırakır da, gider bunların kapısında yalvarır mı? Hele İmam Hatip lisesi talebesi olan bir insan gider bu işi yapar mı? Berlusconi’nin dünürüm diye kulağını ensesini öper mi? Bu ne zillettir. Düşünülmesi bile insanın tüylerini diken diken ediyor ” diye konuştu.



AKP’nin değişiminin adı: Başkalaşım

AKP yöneticilerinin bu hale Millî Görüş gömleği çıkardıkları için geldiklerini anlatan Erbakan, değişimi biyolojik yöntemle açıklayarak, şöyle konuştu: “ Millî Görüş gömleğini çıkartırsanız, hidayetiniz kararır, hayrı şer, şerri ise hayır olarak görürsünüz. Buna değişme denmez. Bunun biyolojide adı var: Başkalaşım. Yani mesela kozanın içinde bir kurt, kelebek olur. Öyle bir değişiklik ki bu, özü değişiyor. Dün söyledikleri ile bugün söylediklerini yan yana koyduğunuz zaman buna değişim demeniz mümkün değil. Bunun adı Başkalaşım’dır. Yani yapı değişikliği, bütün organizmanın değişmesi. Bunlar büyülendiler, buna uğradılar. İşte sandalye hırsı böyle feci bir hastalıktır” dedi.

AKP’de liste dışı kalmış ve Başkalaşım geçirmiş isimlerin Millî Görüş’e yeniden nasıl kabul edileceği sorusuna da cevap veren Erbakan, “Bizim baba ocağı öyle bir ocak ki. Kim gelirse biz Mevlana ocağıyız. Onları tekrar adam ederiz. Yeter ki o hidayete ersinler, yaptıklarının hata olduğunu anlayıp pişman olsunlar. Mevlana ocağına gelen, tekrar insan olur” dedi.

Erbakan, kendisinin son dönemde yaptığı uyarıları AKP yöneticilerinin anlamadığını belirterek, “Hala anlamıyorlar. Ekonomiyi vermiş IMF’ye, kendisinden haberi yok. Halbuki burada millet inim inim ağlıyor. Ama şimdi 22 Temmuz’da görecek. Bütün o varoşlar, bundan intikamını alacak. Bütün işçi, memur, köylü, ananı al git demeler, gözünü toprak doyursun demeler, bana mı sordun da aldın demeler, bunların hepsinin hesabı sorulacak” diye konuştu.

22 Temmuz öncesi üç şeye dikkat edilmesini isteyen Erbakan, “Seçime 16 parti girmiyor, iki parti giriyor. Saadet Partisi ve diğerleri. Diğerlerinin hepsi işbirlikçi, aralarında hiçbir fark yok. Hangisine oy verirsen hiçbir şey değişmez” diye konuştu.

Saadet Partisi’ne oy vermek için sadece maneviyatçı olmasının yeterli olduğunu belirten Erbakan, Millî Görüş’ten başka maneviyatçı parti olmadığını kaydetti. “Onun için diğer partilerin hiçbirisinden hayır gelmez. Gelmedi gördün” diyen Erbakan, oy vermenin ölçüsünün ve altın anahtarının maneviyatçılık olduğunu dile getirdi.

Erbakan, halkı ‘IMF’den kurtaracağım, Adil bir düzen kuracağım ve Yeni Bir Dünya kuracağım’ diyen Millî Görüş’e oy vermesini istedi

Zavallı Amerika!

Zavallı Amerika!




Irak’tan işgalci askerlerin çekilmesi takvimi hazırlanması konusu ABD ve dünya kamuoyunun gündeminin birinci sırasında yer aldığı bu günlerde, Bush’un ‘demokrasi kahramanı’ gibi direnişine destek veren Hollywood halen sıkıcı ve gerçekle bağdaşmayan İkinci Dünya Savaşı hikâyeleri uydurmaktan vazgeçmemiş görünüyor.



EMRE MİYASOĞLU

Bir anlığına unutuverin şu anda Ortadoğu’da yaşanan zulmü. ‘Büyük Zulüm İmparatorluğu’nun, demokrasi mücadelesi adı altında dinler savaşını başlatmaya azmetmiş ABD’nin Müslüman düşmanlığıyla işlediği katliamları unutun. Afganistan ve Irak’taki yüz binlerce masum insanın katledilişini bir anlığına unutun. ABD, yavrusu İsrail’in Filistin’deki katliama da verdiği desteği göz ardı edin. Tarih bu günlerden daha karanlıkmış! Yine İkinci Dünya Savaşı’na çevirin dikkatleriniz; hafızanızı maziyle oyalayın.

Hani bir zamanlar Yahudiler mazlum (!) olduğu gibi, Amerikalılar da zavallıydı. Japonların zulmüyle mücadele ediyor idiler bir zamanlar. Hatırlasanıza o günleri…

ABD’nin dış siyasetinin belki de en büyük destekçisi konumunda olan Hollywood yine bir İkinci Dünya Savaşı hikâyesiyle hükümetine destek verme çabasının ürünü olan bir sinema yapımıyla karşımızda: Büyük Baskın (The Great Raid).

Irak’tan işgalci askerlerin çekilmesi takvimi hazırlanması konusu ABD ve dünya kamuoyunun gündeminin birinci sırasında yer aldığı bu günlerde, Bush’un ‘demokrasi kahramanı’ gibi direnişine destek veren Hollywood halen sıkıcı ve gerçekle bağdaşmayan İkinci Dünya Savaşı hikâyeleri uydurmaktan vazgeçmemiş görünüyor.

‘Amerika da bir zamanlar mazlum’du fikrinin aşılanmaya çalışıldığı aşikâr olan Büyük Baskın filmi, 1944 yılındaki savaşta Japon kampında esir tutulan Amerikalı ve Filipinli askerlerin kurtarıldığı 5 günü konu alıyor. Dram havası alabildiğine yoğunlaştırılmış film, Japonların esir askerleri siperlere sokup diri diri yaktığı bir sahneyle başlıyor. Canlandırılan bu sahne, doğruluğundan şüphe edilecek derecede yapay geliyor seyirciye.

Hollywood’un ABD’yi aklama çabası olarak algılamamızda hiçbir mahsur olmayan bu türden yapımlarının başında, 2001 yılında çekilen ve yine Japon ‘zulmü’nün varlığının kanıksatılmaya çalışıldığı, mide bulandırıcı bir de aşk hikâyesiyle bezenen Pearl Harbor geliyor. Geçtiğimiz yıl çekilen Clint Eastwood’un ‘Atalarımızın Bayrakları’ da bu misyonda bir yapımdı. Bu film her ne kadar bir özeleştiri gibi görünse de, sonuçta sahte bir Amerikan kahramanlığından bahsediyordu. Bu yıl vizyona giren yine Clint Eastwood’un ‘Iwo Jima’dan Mektuplar’ filmi bu sefer Japonların gözünden o günleri anlatıyordu. Bu yapım aralarında en başarılı sayılanıydı, fakat savaşa karşı taraftan bakma çabasının pek samimi görülmediği ve gişe hâsılatı endişesinin ön planda olduğu biliniyordu. Hollywood halen ‘karşı taraf’ın görüşünü de kendi bakış açısıyla sınırlama alışkanlığından vazgeçmiş değil.

Sinemaseverleri de bıktıran uydurma İkinci Dünya Savaşı hikâyelerinden biri olan Büyük Yönetmenliğini John Dahl’ın üstlendiği Büyük Baskın filminin başrolünde Benjamin Bratt yer alıyor. Baskın, baştan sona ağır bir tempoda ilerliyor. Etik olarak baktığımızda tatmin edici ve samimi bulmakta epey zorlandığımız film, sanatsal açıdan da beklentilerin altında.

Her çekilen savaş filminin konusuna ‘Amerikan tarihinin en başarılı operasyon’u etiketini yapıştırmaya bayılan Hollywood’un bu tür ‘aklama’ filmlerine daha ne kadar ısrarla devam edeceği merak konusu. Kısacası Büyük Baskın, bir savaş filminden çok, yoğun bir şekilde dramatize edilmiş bir hikâyede gerçeklerin abartılmasıyla ABD’nin imajını kurtarma çabası olarak öne çıkan politik bir yapım olmaktan öteye geçemiyor.



Bruce’un rüyası



Sinemadaki kahramanlığı gerçek hayatta da kolay zanneden Bruce Willis, Amerika’yla beraber Irak’ta maceraya atılmak istedi, fakat gerçekler yüzüne vurulduğu için olsa gerek o da sinemada şansını denemeye devam ediyor.



SEYİD ÇOLAK

Beyazperde seyircisine birçok kahraman yansıttı. Kimi ailesi ve ülkesi için kahramanlık yapıyor, kimi ise dünyayı kurtararak kahramanlığını ispatlıyordu. Beyaz perdede kolay kahraman olunması da etrafta bir sürü cılız kahramanların oluşmasına neden oluyordu. Son kahramanımız ise ‘Zor Ölüm’ filminin dördüncüsünü çeken ve yıllardır kahraman olmaya özenen yamuk gülüşlü Bruce Willis. Bruce Willis’in kahraman olma özentisi herhalde Amerikalılığından kaynaklanıyor. Çünkü filmlerinde devamlı bir aileyi fidyecilerin elinden, bir ülkeyi teröristlerden ve bir otistik çocuğu kendi devletinin büyük elemanlarından kurtarıyor. Kendine o kadar yakıştırmış ki bu karakteri, bütün filmlerinde aynı pespaye Bruce, hayatını başkaları için hiçe sayarak gövde gösterisi yapıyordu. Son filmine gelirsek yine aynı mantıkla hareket eden Bruce, bu sefer bilgisayar korsanlarının Amerika'yı yerle bir edecek hareketine karşı koyuyor. Efektlerle bezenmiş film görüntü bakımından iyi olsa da kahramanın bizde bıraktığı izlenimlerinden olsa gerek biraz nefretle seyrettim. ‘Kahraman’ Bruce kendini öyle bir kaptırmış ki kahramanlığa, Amerika'nın Irak'ı işgal ettiği ilk günlerde kendini ortaya atarak "Ben askere gitmek istiyorum. Ben Irak’ta savaşmak istiyorum" diye canhıraş haykırdı. Bu basitleşmiş ve reklam kokan hareket, Amarikan büyükleri tarafından benimsenmedi ve Bruce, Irak'a gidemedi. Amerikan hükümeti de bir anlamda Bruce’a “senden kahraman olmaz” dedi. Ucuz kahramanlık yapma derdine düşen Bruce bunu gururuna yedirememiş olacak ki. "Ben hâlâ bitmedim. Ülkemi kurtarabilirim" dercesine bir film çevirmiş. Saçma sapan sahnelerin vuku bulduğu filminde arabalarla helikopteri düşürmesi, F 35'lerin üstüne binerek Amerika'yı kurtarması gibi görüntüler ilk anda etkilese de ardından alaycı bir gülümseme bırakıyor insanda. Aslında Bruce'nin kendisi de inanmıyordu Irak'a gidebileceğine çünkü orada efekt yok, orada figüran yok, orada sahnenin tekrarı yok. Hata yaparsan ölürsün. Bruce anlamış olacak ki tekrar sinemada kahraman olmayı deniyor. Ama kahramanlıktan çok şaklabanlık yapıyor. Sinema seyircisi çok iyi biliyor ki. Irak'ta gerçek savaş var ve orada insanlar katlediliyor. Bruce peki neyi idrak edemedi de Irak'a gitmeye karar verdi. Müslümanlara olan kininden ya da Müslüman bir ülkeyi ortadan kaldırma hevesinden mi? Merak etme “Lanet” Bruce Irak'ta abilerin ve kardeşlerin senin yapmak istediğini fazlasıyla yapıyor. Senin gibi sadece sinemada sanal kahraman olabilecek insanlara orada ihtiyaç yok, orada küçük kızlara tecavüz edecek namussuzlara ihtiyaç var. Orada başkanın Bush gibi gerçek katliam yapacak canilere ihtiyaç var.

Elazığ

Gafletten uyanın




Elazığ dün tarihi günlerinden birisini yaşadı. İstasyon Meydanı’nı dolduran onbinlerce Elazığlı, Milli Görüş Lideri’ni bağrına basarken Saadet İktidarına az bir zaman kaldığının müjdesini verdi.



Milletin geliri rantiyeye akıyor!

Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan, “Hortumu getirip AKP’nin eline verdiler. O da bu hortumu rantiyenin cebine akıttı. AKP’ye verilen oyla yapılan budur. 5 sene sonra akıllandın. Şimdi “Ben aç kalmak istemiyorum” diyorsan oyunu Saadet Partisi’ne vereceksin. Bu hortumlar sökülecek, Allah’ın verdiği nimetlere bağlanacak. Saadet Partisi vasıtasıyla bütün imkanlar senin cebine akacak” dedi.



Artık gerçekleri görün!

Erbakan, “Geçen seçimler öncesinde milletimizi uyardım. Ama dinlemediler, AKP’ye oy verdiler. Şimdi dizlerini dövüyorlar. Ama bu defa da aynı hataya düşerlerse dövecek dizleri de kalmayacak” dedi.



RAMAZAN KAYA - ELAZIĞ



Saadet Partisi’nin Elazığ’da düzenlediği ve Milli Görüş Lideri ve 54. Hükümetin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ında katıldığı miting, muhteşem bir atmosferde gerçekleştirildi. Havaalanından yüzlerce konvoyluk araçla karşılanan Erbakan, seçim otobüsüne bindi. Seçim otobüsünde şehir içinde tur atarak halkı selamlayan Erbakan mitingin yapıldığı İstasyon meydanına büyük bir coşkuyla geldi. Yol boyunca Erbakan’a balkonlardan, dükkanlardan çiçekler atıldı. “Mücahid Erbakan, efsane Başbakan” sloganları ile karşılanan Erbakan’a yoğun bir sevgi gösterisi yapıldı. Daha sonra Erbakan miting alanında heyecanlı bekleyen kalabalık tarafından karşılandı. Saadet Partisi Elazığ Milletvekili adaylarının tek tek tanıtıldıktan sonra Erbakan konuşmasına yoğun tezahüratlar ve sloganlar altında başladı.

Erbakan konuşmasına başlarken, Elazığ’ı Milli Görüşün “hünkar mahfili” olarak nitelendirdi. 22 Temmuz seçiminin yeryüzünde yaşayanların ve Türkiye’nin kurtuluş yıldönümü olması, 22 Temmuz’a kadar yüz akıyla çalışmaların tamamlanması, Milli Görüş’ün iktidarı, Allah’ın doğru yolu göstermesi için dua ederek ilk cümlelerini dile getiren Erbakan konuşmasını şöyle yaptı:



Bayrama bir hafta kaldı

“Seçimlere bir hafta kaldı. İnşallah 22 Temmuz Saadet Partisi’nin en büyük zaferi ile sonuçlanacak. Kurtulacağız, parçalanmak yerine yeni bir dünya kuracağız, 6 milyar insanı bir saadet dünyasına kavuşturacağız. Bu bayrama bir hafta kaldı. Onun için bir yanardağ gibi gürlüyorsunuz. Bir hafta içerisinde gece gündüz demeden uyumadan, fire vermeyecek şekilde bütün herkesi narkozdan uyandırmak, şuurlandırmak hepimizin görevidir. Tarihi bir dönüm noktasındayız. Bu seçimler çok mühim. Önceden bizi iyi mi kötü mü idare ediyorlar seçimi yapıyorduk. Şimdi ise var mı olacağız yok mu olacağız? Bu noktadayız.

Dünyada 6 milyar insan var. Gayri Müslimlerin çocukları da Müslüman. Müslümanlar tek bir millettir. Küfür ise tek bir millettir. Müslüman olmayanların hepsi bir merkezden yönetiliyor. Bunu görmeden meseleleri anlamak mümkün değil. Bu merkez neresi? Siyonizm, ırkçı emperyalizm. Onu tanımadan hiçbir şeyi tanıyamayız. Siyonistlerin amentüsü ise başkadır. Her ne kadar, yahudiyiz, deseler de Musa Aleyhisselamın Tevrat’ını Kabbala ile değiştirdiler. Bunun içine Yahudi inancının temellerini koydular. Onların amentüsüne göre, onlar Cenabı Allah’ın asıl kulları. Kalan ırklar onlara köle olarak yaratılmıştır. Onlar insan, kalanlar maymundur. Sonradan insanlar maymuna dönüştü. Bu kölelik sözde kalmayacak, fiilen taahhuk edecek. Bunun için sürgündeki Yahudiler yeniden Kudüs’te toplanacak, sonra büyük İsrail Fırat ile Nil arasında kurulacak. Bizim güneydoğudan Elazığ’a kadar olan toprakların büyük İsrail’in parçası olduğuna inanıyorlar. Siyonistler buna inanıyor Bu yetmez diyorlar bunun emniyetini sağlayacağız, diyorlar. Bunun için Fas’tan Endonezya’ya kadar hakimiyeti sağlayacağız. Bağımsız bir Türkiye olmayacak. Bunu kim söylüyor, Kabbala, Tevrat,

Siyonizm, ırkçı emperyalist söylüyor. Bizim varlığımızı kabul etmiyorlar. Bunun pazarlığı görüşmesi, müzakeresi yok. Adamın dini bu dini. Ve Süleyman mabedini yapacağız diyorlar. Yahudilerin Mesihi yeryüzüne gelecek. Davud aleyhisselamın tahtına oturarak dünya hakimiyetimizi pekiştireceğiz, diye inanıyorlar”

Siyonizmin emellerine dikkat çeken Erbakan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“5760 yıldan beri kabalaya inanarak çalıştıklarını söylüyorlar. Dünyanın para kontrolü ellerinde. Para ve insan kontrolü elimizde iken elbette dünya hakimiyetini kuracağız, diyorlar. Hatta Hıristiyanlığı değiştirip, Protestanlığı kurdular. Amerika’da Evangelist tarikatını kurdular. Bunların inancı ise şu, biz hristiyanız, İsa aleyhisselam gelecek. Gelmesi için de Yahudilerle birlikte çalışacağız. Süleyman mabedi kurulsun ki, İsa gelsin. Yahudi bunları kandırmış. Aksi halde Yahudiler, İsa’yı Mesih olarak beklemiyor. Böylece evangelist tarikatını kurmuşlar. Bush bu yüzden Irak’ın işgalini yaparken, Allah’ın kendisini görevlendirdiğine inandırılmış.

Hristiyanları böyle kandırmışlar. Müslümanlara gelince. Dünyacı Müslümanlar olarak nitelendirdikleri AKP ile değil, asıl problem olan onlar için Milli Görüşçüler, yani Saadet Partililer. Onlarla mücadele ediyorlar. Büyük İsrail’i bunlar daha önce kuramadılar. Kahramanmaraş’ta Sütçü İmam çıktı, Balıkesir’de Hasan Basri Çantay çıktı, taşla sopayla Fransızları, Yunanlılar’ı kovdular. Millet kendi Meclisi’ni kurdu ve düşmanı attılar. Böylece İsrail’i kuramadılar. Harbin arkasından Lozan anlaşmasında Haym Nahum İnönü’ye müşavir oldu. Böylece Anadolu harp ile işgal edilmedi, Lozan yalancıktan imzalandı. Aslolan Sevr oldu. Lozan’ı imzalamış gibi oldular. Haym Nahum’un iknası ile aslolan Sevr’dir deyip, Haym Nahum doktrine uygun olarak Lozan imzalandı. 80 seneden beri aç bırakmak, işsiz bırakma ve borca esir etmek, dinimizden uzaklaştırmak için uğraşıyorlar. Çünkü onların derdi büyük İsrail’i kurmaktır.

19 haçlı seferini ecdadımız püskürttü. Yalancıktan Lozan’ı imzaladılar şimdi 80 senedir çalışıyor. 1990 senesi geldiğinde Rusya çöktü komünizm dağıldı, şimdi büyük İsrail’i kurmanın vakti geldi dediler. Thatcher NATO toplantısında İslamı yeni düşman ilan etti. Bu yüzden NATO feshedilmedi, hatta güçlendirildi. Bu yüzde 20. Haçlı seferini böylece imzalamış oldular”



Tayyip kafasını timsaha ısırttı

Konuşmasında Siyonizmin Türkiye’deki yöneticiler başta olmak üzere dünyadaki ülkeleri iş başına getirdiği yöneticiler eliyle nasıl yönlendirdiğini anlatan Erbakan, şöyle dedi:

“Siyonizm üst çenesi ABD, alt çenesi AB, kuyruğu ise İsrail. Böyle olmuş da ne olmuş, şu Tayyip dediğin bizim eski talebemiz var ya, arka kapıdan kaçıp top oynayarak yetişen var ya. Bu timsah ile uyuştu gitti, kafasını timsahın ağzının içine soktu, timsah ise çenelerini kapattı. Şimdi biz seçimlerde bu timsahın dişlerini kıracağız, kafasını ezeceğiz onun için Milli Görüş’ü kurduk.



AB ile ABD iki üç sene çenelerinin ayarını yaptılar. NATO’yu İslam düşmanı haline getirdiler. 1996’ya geldiler, tam işe başlayacaklar, Türkiyede milli görüş işbaşına geliverdi. Bizzat kendilerinin fikir babalarının yazdığı kitapta Makovsky ve Brezinsky, tam işe başlayacaktık, bir baktık Milli Görüş iktidara geldi, bunlar varken biz bu işi Türkiye’de yapamayız. Ne yaptılar? RP’ye bir şey yapamadılar, ortağımızı çürük buldular, onlardan desteklerini çektirdiler. Biz de daha güçlü gelelim diye seçim kararı aldık. Demirel’in önüne 291 imzayı getirdik. 3 ay içinde seçime gidilecek. Bu süre içinde de Çiller başbakan olacak. dedik. O maalesef 30 sene demokrasi, dedi, bu noktaya geldiğinde ise 291 imzaya rağmen hükümeti kurmayı Çiller’e vereceğine Mesut’a verdi. İşbirlikçiler arkası arkasına işbaşına geldiler. Böylece son 10 seneyi yaşadık”

Refah Partisi’nin ırkçı emperyalizm tarafından engellendiğine dikkat çeken Erbakan şunları söyledi: “RP Döneminde 3 şeyi gördük. Ekonomik kalkınma sağlandı. Millete 100 milyar dolar lazım. IMF’den borç mu aldık, zam mı yaptık. Hayır. Vergi mi koyduk? Hayır. Ne yaptık? Milli güç ile tekeden bile süt çıkardık. 10 milyar dolar faizden kurtardık. Kitler zarar ediyordu, 2 milyar dolar kara geçirdik 7 milyar dolar kar ettirdik. Kaynak paketlerinden 4 milyarını oradan getirdik. Diğer fonlardan 13 milyar dolar getirdik. Memura yüzde 50 zam ile işe başladık. 6 ayda 30 milyar doları temin edince 100 alan memur 256 almaya başladı. Şimdi ise 500 lira alıyor memur, 400 lire kira veriyorsun. Bir hafta kaldı. Önümüzdeki Pazar günü harakiri yapmazsan intihar etmezsen, saadet partisine oy verirsen kurtulacaksın, pazartesi 1500 lira alacaksın desem aklını oynatmaya başlar. Ama Biz bunları yaptık.



600 İHL açtık. 5 bin kuran kursu açtık. Biz biliyoruz ki, milletin asıl gücü tankı parası değil, imanlı evlatlarıdır. Böylece büyük manevi kalkınma hamlesini yurdun her yerinde seferberlik halinde yürüttük. Bunu plana bağladık. Bizim dönemimizde ne başörtüsü zulüm, ne katsayı zulmü, ne de inananlara zulüm yapıldı. Herkes kendi inancını yaşadı. Devlet dairesinde içkiyi yasakladık. İçkinin devlet dairesinde işi yok. İstiklal mücadelesini, İstanbul’un fethini, Malazgirt’i neyle yaptık? İman ile. Buna bugün daha çok ihtiyacımız var” Irak ve Afganistan işgalinin Refah Partisinin görevden uzaklaştırılmasıyla başladığını dile getiren Erbakan şöyle konuştu:



“Biz işbaşından gidince ABD rahatladı. Önce Afganistan’ı işgal etti. Geldi Irak’ı işgal etti. Bush geldi, İsa aleyhisselam emretti dedi. Seni gidi seni… Yahudi seni kandırıyor. Irak’ı almak istediler ama boğuldular. Suriye’yi, Lübnan’ı almak istediler. Filistin’i almak istediler. Lübnan’da Hizbullah’a yenildiler. Orada da taktik değiştirdiler. Türkiye’de bizim kuzu gibi Tayyibimiz var. Çağırırız getiririz, biz elimizi kolumuzu sallayarak Lübnan’a gireriz dediler. Ortadoğu’da bizim askerimizin ne işi var? Barışı temin edeceksen İsrail’i kökünden hallet. Ne arıyorsun orada? Yahudi emretmiş, orada nefesin kesik bekliyorsun. Orada şimdi. Milleti narkozlayıp manevi işgali maddi işgalle tamamlayacaksın. Ama bu böyle olmayacak. 23 Temmuz sabahı tekrar AKP iktidarı gelirse, radyolardan şunu duyacaksınız, biz oraya barış için gitmiştik, ama Hizbullah saldırdı kendimizi savunuyoruz. Biz gelirsek o askeri oradan çekeceğiz, İsrail’e göndereceğiz haberiniz olsun” Lübnan’daki Türk askerinin Hizbullah ile karşı karşıya getirileceği uyarısında bulunan Erbakan, sözlerine şöyle devam etti:

Geriye kalan 200 yetmiyor, 100 daha alıyor. Gelecek sene daha fazla faiz ödemek için. Bu böyle gitmez…. Böyle gitmez..”



Ülke perişan olmuş hala yalancı pehlivan gibi oy istiyorsun. Ne kaldı yapacağın her şeyi sattın bitirdin tükettin. Yapacağın tek bişreş kaldı, İsrail'i getirip ülkeyi işgal ettirmek. Onu yapacaksın yakında…

Şimdi sizi kandırmaya çalışıyorlar bu AKP'liler. Şu Hamza var ya şu Hamza, hocam bana müsaade ettiler dedi. Bre

Hamza günahlarına beni niye ortak yapıyorsun!!!!



Ben sana 30 sene gerçekleri anlattıktan sonra 5 sene AKPnin ne olduğun anlatmadım mı. AKP’nin Siyonistlerle işbirlikçi yaptığını, söylemedim mi? Siyonismin savurmasıyla oyları aldılar, bir şey olduk zannettiler. İlk işleri milli görüş gömleğini çıkarttılar. N egyidin ey tayyip Tayyo 2 gömleiğini girdin. Nerde giydin. ABDdeki Yahudi lobilerinde, sana cesaret ödülü verdiler. Doktora verdiler, bop eşbaşkanlığı verdiler. Sen de bkirşey zannettin. Ben bunlarıanlaterkin sen arka kapıdan kaçıp top oynadın AKP, arka kapıdan kaçanlar partisi.



Türkiye tarihin en mühim ülkesidir. Bu ülkenin idaresi çoluk çoucğun elin ebırakılmız. Bunlar çoluk çocuk. Bunlara idare yürümez. Kıbrısta parçalanır, abye köle olursun, zillet içinde yok olursun. Dünya isyonizmi 30 televizyon 30 gazete ile 75 milyonu narkozlamak için horos döğüşü yapıyor. Bir bakıyorsun boynun ukırmışa kafasını kırmış akp şöyl e gidiyor chep şöyle gidiyor. Bana bak papağan, buranın ev sahibinerde. Sen, bir şeyler yapıyorsun artisrkit pozlar veriyorsun ama dudağın uçuklamış. Milli görüş iktidara gelecek diye uyuymayıorsun. Kime yutturuyorsun. Aman bir kere aldattık, sakın bir daha bunlar yuvalarına dönmesin diye kırık plak çalıyorlar.



Ekonomi iyi gidiyorsa herkes niye aç. 6 milyon işsiz var diyorsunl 15 milyon işsiz var. Türkiye’de 15 milyon aç var. 50 milyon fakir var. 4 tane dolar milyarderini 26’ya çıkakrdın. Yürü ordan geç, gözükme gözümüze. Ben konferanslarında iki kişiye hitap ediyorum. Köy kahvesinde oturan kasketli Ahmet efendiye. Gelecek sene dövecek diz kalmayacak. Ben ağabeylik vazifemie yapıorum. Bir de sakallı hüsnüye sesleniyorum. Camideki. Kafasına koymuş yine akpye oy verecem diye. Bu akp domuz kredisi veriyor. İstemiyorum ama verdirttiriyorlar. Yarın ne yaptıracaklar haberin yok. Hadi ordan hadi ordan. Akp zina suç değildir diye yasa çıkarıpor. Sen nasıl camiye gidiyorsun. Şu sakalına bak. Delimisin sen? Saadet partisi varken, sen hala niye gözlerini yumuyorsun. Çektiğin yetmiyor mu? Seni ırkçı emperyalizm aladtıyor. Seni AKP diye kireç suyunu süt diye yutturuyor. Saadet Partisi ise halis muhlis süt. Televizyonda diyor ki, ikisi de bardakta, beyaz diyor, ikisi de ihl mezunu diyor. Bu ne yahu. Ne okumuş bu ihl’de. Gittin papazın önünde imza attın. AB’nin temeli hristiyanlık. İmzaladığın şeyde yazıyor. Avrupanın dinini benimseyeceksin.



AKP milletin parasıyla kilise yaptırıyor sinagog yaptırıyor. Ey sakallı hüsnü, senin başörtüne gelinece bedelini ödeyemem diyor. Bu millet sana bedelini verdi 3 kasımda iktidara geldi. Niye kuran kursunu kapatıyorun niye ihlleri kapatıyorsun. 22 Temmuzda geliyoruz. Bizim paramız çok. Biz 200 milyar doları rantiyeye vermeyeceğiz. Bu 5 senede 1 trilyon dolar eder. Bu bütün sorunların halledilmesi demektir. Ama ey kasketli Ahmet amca, sakallı hüsnü sen gidiyorsun oyunu bunlara veriyorsun. O da beyaz bu da beyaz gözüküyor. Ama o göründüğü gibi değil. İslam dini şekil değil şuurdur. Şuur.

Hiçbir farkları yok. 10 sene de gördün. Üç tane altın anahtar veriyorum. Mümin feraset sahibidir. Allahın nuru ile bak bu partilere. Hangisi maneviyattan bahsediyorsa oyunu ona ver.



AKP’nin ırkçı emperyalistlerle işbirliklcilik yaptığını tekrarlayan Necmettin Erbakan “Milli Görüş gömleğini çıkardıktan sonra Siyonistlerle işbirlikçilik yaptığını, söylemedim mi? Siyonizmin savurmasıyla oyları aldılar, bir şey olduk zannettiler. İlk işleri milli görüş gömleğini çıkarttılar. Ne giydin ey Tayyip? Tayyo gömleğini giydin. Nerde giydin. ABD’deki Yahudi lobilerinde. Sana cesaret ödülü verdiler. Doktora verdiler, BOP Eş başkanlığı verdiler. Sen de birşey zannettin. Ben bunları anlatırken, sen arka kapıdan kaçıp top oynadın AKP, arka kapıdan kaçanlar partisidir” diye konuştu.



Türkiye tarihin en mühim ülkesi olduğunu vurgulayan Erbakan, “Bu ülkenin idaresi çoluk çocuğun eline bırakılmız. Bunlar çoluk çocuk. Bunlarla idare yürümez. AB’ye köle olursun, zillet içinde yok olursun. Dünya siyonizmi, 30 televizyon 30 gazete ile 75 milyonu narkozlamak için horoz döğüşü yapıyor. AKP şöyle gidiyor, CHP şöyle gidiyor. Bana bak papağan, buranın ev sahibi nerde? Sen, artistik pozlar veriyorsun ama dudağın uçuklamış. Milli görüş iktidara gelecek diye uyuyamıyorsun. Kime yutturuyorsun” dedi.



Konuşmasında AKP’nin ekonomik ve siyasi icraatlarını da eleştiren Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan şöyle konuştu:

“Ekonomi iyi gidiyorsa herkes niye aç. 6 milyon işsiz var diyorsun, 15 milyon işsiz var. Türkiye’de 15 milyon aç var. 50 milyon fakir var. 4 tane dolar milyarderini 26’ya çıkardın. Yürü ordan geç, gözükme gözümüze. Ben konferanslarımda iki kişiye hitap ediyorum. Köy kahvesinde oturan Kasketli Ahmet efendiye, bir de camideki Sakallı Hüsnü’ye sesleniyorum. Aldanma diye. Bir daha aldanırsan dövecek dizinde kalmayacak. Kafasına koymuş yine AKP’ye oy vereceğim diye. Bu AKP domuz kredisi veriyor. İstemiyorum ama verdirttiriyorlar. Yarın ne yaptıracaklar haberin yok. Hadi ordan, hadi ordan. Akp zina suç değildir diye yasa çıkarıpor. Sen nasıl camiye gidiyorsun. Şu sakalına bak. Delimisin sen? Saadet partisi varken, sen hala niye gözlerini yumuyorsun. Çektiğin yetmiyor mu? Seni ırkçı emperyalizm aldatıyor. Sana kireç suyunu süt diye yutturuyor. Saadet Partisi halis-muhlis süt.



Diğer siyasi partilerin maneviyat ile hiçbir alakasının olmadığını söyleyen Erbakan, “Öbürlerinin maneviyatla alakası var mı? Maneviyat olmadan bir şey olmaz. Hangisi bunların faizci düzeni değiştireceğiz diyor. Hiçbirisi. Sadece Saadet Partisi diyor. Şuradan ne alsan yarısı Yahudi’ye gidiyor. Hacca gidiyorsun IATA’ya para veriyorsun. Ona vermeden hacca gidemiyorsun. IATA Yahudi’nin. Dolarla dünyayı sömürüyorlar. Bütün ticaretin üçte biri Yahudi’ye gidiyor. Dünyanın düzeni bu. Biz 11 asır dünyanın efendisi idik. Bunlar maddi gücü ele geçirdi. Senin nefes alman mümkün değil. Bu düzen değişmedikçe, yeni bir dünya kurulmadıkça bu olmaz. Kim maneviyattan bahsediyorsa, Kim adil bir düzen kuracaksa, kim yeni bir dünya kuracaksa oyunu ona ver!” değerlendirmesinde bulundu.



Tunç: “Meşaleyi söndürmeyeceğiz”

Devlet eski Bakanı ve Elazığ Milletvekili Adayı Ahmet Cemil Tunç, kendilerinin makam için ya da milletvekili olmak için çalışmadığını, kendilerinin Allah’ın rızasını kazanmak için çalıştıklarını vurguladı. Tunç, “Biz Erbakan’ın 1969’da Erbakan’ın tutuşturduğu meşaleyi sonsuza kadar söndürmemek için çalışıyoruz” dedi.

HAK GELECEK

Yeni bir dünya kurmadan Siyonizm’in dünyasıyla saadet olmayacağının altını çizen Erbakan, Muhyiddin-i Arabi’nin Endülüs’te kaleme aldığı Futuhat-ı Mekki’sindeki “Asırlardan beri yeryüzünde İslam hakimdir. Bu hakimiyet asırlar boyu daha sürecek. Ama bir gün gelecek bir fetret devri olacak. Bu fetret devrinden sonra yeniden Hak gelecek. Bu yeniden doğuş Konya’dan başlayacak” sözlerini hatırlattı

GENERALLER

Erbakan, "Milli Görüş açısından en sağlam kuruluş ordumuz. 200 generale konferans verdim. 200'ü de ağladı" diyor. İşte Erbakan'ın ağzından o anlar. Devrim Sevimay/




Necmettin Erbakan'ın ağır Osmanlı nezaketi ve incelikli zekâsı tam bildiğiniz kıvamında... Ancak, söyleşimizin önceden belirlenmiş seçim konusunun dışına çıkmasıyla yüzü biraz asılıyor. Daha ısrarcı olursak kırmıyor ama artık sabır göstermeye başladığını da gizlemiyor. Buna karşın Erbakan'ın yıllardır açmadığı 28 Şubat'ın asker boyutuna az da olsa girebildik. Daha konuşulamamış onlarca başlık olmakla birlikte Erbakan'la söyleşimizin ikinci bölümü şöyle:



28 Şubat niçin yapıldı?

Laiklik kılıftı. Asıl üç sebeple bizden hiç hoşlanmadılar: Bir, denk bütçe yaptık. İki, devletin özel bankalardan yüksek faizle borç almasını önleyen havuz sistemini kurduk. Üç, Türkiye'yi İslam ülkelerinin lideri yapacak D-8'leri kurduk. Bu üçü olunca emperyalistler, "Oooo, bu çocuk oyuncağı değil, bu yeni bir dünya kurmaktır" dedi. Biz D-8'leri 15 Ekim 1996'da kurduk, Amerikan hariciyesi 30 Ekim'de kripto yazıp bazı maslahatlara gönderdi.



28 Şubat olur olmaz istifa etmediğinize pişman mısınız?

Hayır, değilim. Çünkü biz bırakıp gidecek adam değiliz.



Sonuçta gitmediniz mi?

Biz 28 Şubat'tan dolayı değil, ortağımız çürük çıktığı için gittik. Ortağımızın içerisindeki 50 kişiyi tehditle Meclis'teki çoğunluğumuzu ortadan kaldırdılar, o yüzden gittik.



Hangi 50 kişi?

Hepsi arkadaşlarımız. Şimdi geliyorlar, nasıl tehdit edildiklerini bize anlatıyorlar. "Beni çağırdılar, tehdit ettiler. Bana Yassıada'daki odamı gösterdiler. Ben bu davadan ayrılacak insan değildim, ama bu tehditler karşısında mecbur kaldım. Çok özür dilerim sizden" diyorlar. Ben bu sözleri hepsinden hâlâ dinliyorum.



Kimlerin tehdit ettiği belli mi?

Bu bir kampanya tarafından yürütüldü. Bunların hepsinin ismi belli. Bunlar çeşitli yerlerde merkezler kurup bu 50 kişiyi çağırdılar ve tehdit ettiler.



Siz Yassıada mı dediniz az önce?

Evet, onlara Yassıada'daki odalarını gösterdiler. Dediler ki, "Askeri ihtilal yapılacak, yaptırılacak ve siz Yassıada'daki şu odaya götürüleceksiniz." Buraya varıncaya kadar tehdit edildiler. Bunun üzerine ortağımız Çiller Hanımefendi geldi, "Maalesef 50 vekilimiz hükümetten desteğini çekti" dedi. Biz de böylece 291 imzayla seçim kararı aldık. Çünkü Çiller Hanım, "Ben seçime gideceğim ve bu 50 kişiyi temizleyeceğim" dedi.







Demirel tersini yaptı

18 Haziran'da istifa etmeseydiniz darbe mi olacaktı?

Hayır, ama bizim koalisyon protokolümüze göre erken seçim kararı alındığında başbakan değişecekti. Biz de verdiğimiz söze sadık olduğumuz için Çiller Hanımefendi'ye, "Hay hay" dedik ve istifa edip başbakanlığı kendilerine bıraktık. Ben Demirel'in önüne 28 Haziran'da önce 291 imzalı kâğıdı koydum, dedim: "Bak, üç ay içinde seçime gidilecek. Bu bir. Ben protokolümüz gereği çekiliyorum, vazifeyi Çiller Hanımefendi'ye vermeniz için. Bu da iki."

Ama, o, ertesi günü bile beklemeden Mesut Bey'i çağırdı ve görevi ona verdi. Çünkü seçim olsaydı biz daha büyük çoğunlukla gelecektik.



Peki Demirel'in görevi Yılmaz'a vereceğini bilseniz yine de istifa eder miydiniz?

Hayır, böyle bir karar alacağına hiçbir zaman ihtimal vermedik. Çünkü, Demirel 30 senelik siyasi hayatı boyunca 226 ne derse, o olur diyen insandır. Biz 291 imza getirmişiz. Hiç aklımızda yoktu, tam tersini yaptı.



"O Yassıada'daki odalara ya biz götürülürsek" diye hiç korktunuz mu?

Hayır hayır, biz yaptıklarımızdan emin olduğumuz için hiç korkmadık.



Bu süreçte asla affetmeyeceğiniz kim?

Tövbe kapısı her zaman açıktır, onun için asla affetmeyeceğimiz insan yoktur.



En kabahatli bulduğunuz?

Millet karar versin.



Siz 28 Şubat'ı planlayanların medyaya ve işadamlarına bir şekilde tesir ettiklerini açık açık söylüyorsunuz, ama, asıl 28 Şubat'ı yapan asker, onları hiç sorumlu tutmuyor musunuz?

Şimdi ben işin o tarafına gitmiyorum.



Neden gitmiyorsunuz?

Gitmiyorum, çünkü, ben biliyorum ki bizim ordumuz Türkiye'nin Milli Görüş'e en bağlı, en sağlam kuruluşudur. Çeşitli etkilemeler olmuştur ve bugüne kadar da birtakım olaylar meydana gelmiştir. Fakat, bu işin aslını değiştirmez. O nedenle bu kabil münferit şeylerden yanlış düşünceler çıkmasını istemediğim için gitmiyorum.



Yani 28 Şubat örneğinden yola çıkarak tüm ordunun zan altında kalmasını mı istemiyorsunuz?

Evet tabii. Ordumuz, bütün tahribatlara rağmen Milli Görüş'ümüz açısından en sağlam kuruluşumuz.



Belki de sanıldığı kadar yekpare değil?

Hayır, onu kabul etmem mümkün değil. Ordumuz 600 bin kişilik bir topluluktur ve tam bir Milli Görüş topluluğudur. Biz ordumuza toz kondurtmayız.



Madem Milli Görüş'lüler o zaman Milli Görüş'e niçin darbe yaptılar?

Şimdi, tabii, burada bu suallerin cevaplarını şu anda verecek değilim, o belgelerde her şey anlaşılıyor. Sadece yaşadıklarımızı gördünüz ve ben gerçeği ifade ediyorum. Bu çalışmaların aslında laiklikle maiklikle ilgisi yoktur. Bunu anlatıyorum size.







200 general ağladı



Kızmanızı göze alarak bir şey sormak gerekiyor, çünkü, şu her iki şık da konuşuluyor. Bir: Erbakan askerlere bir söz söylemiyor, çünkü, çok ciddi bir devlet adamı kimliği vardır ve kamuoyu önünde kurumları yıpratmaz. İki: Erbakan hapse girmek istemediği için daha fazla konuşmuyor?

Hiç alakası yok. Birincisi doğru ve ayrıca da asıl doğru olan benim söylediğimdir: Ordumuzun Milli Görüş'e sahip olduğunu biz kesinlikle biliyoruz. Sizin hiçbirinizin haberi yok. Ben 1960 yılında, ihtilalin arkasından Gümüş Fabrikası'nı kurduğum zaman askerler bana geldi ve "Ne istiyorsun?" diye sordular. "Para mı, döviz mi, ne?"



Ben, "200 generale konferans vermek istiyorum" dedim. Şaşırdılar. Çünkü, ben eğer ABD bize ambargo uygularsa, hiç değilse kendi pistonumuzu kendimiz yapalım istiyordum. Bunun üzerine Milli Savunma Bakanlığı'nın altındaki sinema salonunda 200 general toplandı. Onlara bir saatlik film hazırladım. Filmin iyi gözükmesi için elektrikler söndürülmüştü. Konferansım bittiği zaman elektrikleri açtılar ve bir de baktım ki salondaki 200 generalin 200'ü de ağlıyor. (Bunları söylerken Erbakan'ın gözleri yaşarıyor) Niçin? Çünkü, söylenenlerden öyle etkilendiler ki... Hepsi Milli Görüşçü olduğu için... Bir tane istisnasız... Bunu gözümle yaşadım... Her biri bu kadar temiz insanlar...



O yüzden de askerle zıtlaşmıyorsunuz?

Niçin zıtlaşayım. Ben 200 generalin ağladığını gördüm. Bugün de 200 generali getirin, ben yine ağlayacaklarını ve boynuma sarılacaklarını biliyorum. Zaten, hepsi de Milli Görüş'ten başka çare olmadığını idrak etmeye başladı. Bunu bize gelen çok kıymetli emekli askeri zevat açıkça söylüyor.

ESAM 4

Allah’ın insanlığa gönderdiği peygamberlerin yanı sıra yeryüzünde gücü kendisine hak sayan firavunların da var olduğunu anımsatan Erbakan, firavun zihniyetinin zulüm yaparken bunu zulüm yapacağım diye değil, kendisine hak olarak gördüğü için yaptığını anlattı.


Bush’un da firavun zihniyetine sahip olduğunu söyleyen ve Bush’u “terbiye edilmemiş kovboy aygırı” olarak nitelendiren Erbakan, ‘ben kuvvetliyim her şeyi yapmak benim hakkım’ zihniyeti ile yeryüzünde huzur ve barışın sağlanamayacağını bildirdi. Erbakan, “Bush diyor ki, Irak petrollerinde benim hakkım var. Tamam o zaman Teksas petrollerinden de benim hakkım var, orayı işgal edebilirim. Bu düşünce ile yeryüzünde huzur ve barış sağlanabilir mi? Ne yaptım ben? Kazdım kazdım köke indim. DNA’larını kazıdım. Bu batı alemi de siyonizmin etkisi altında kalan timsahın bütün uzuvları da bunlarda, aynı denizdeki balıklar gibi gerçek hakkı tanımıyorlar. Bunların terbiye edilmesi lazım. ‘Biz okuduk, diplomamız var’ diyor. Ama sen okumuşsun ama tersine okumuşsun ben seni tekrar sıfır noktasına kadar okutup sonra hakkı öğretip yeniden okutmak zorundayım. Adam olman için” dedi.





Küfür tek millet

Küfrün tek bir millet olduğunu ve merkezinin de Siyonizm olduğunu kaydeden Erbakan, mikrobu tanımak gerektiğini ve siyonizmin iyi tanınması halinde hastalıkların tedavi edilebileceğini dile getirdi. Tahrif edilmiş Tevrat’ın Kabbal’a kaynaklı olduğunu, dolayısıyla da Yahudiler dışındaki tüm insanların maymundan gelme ve köle olduğunun yazılı olduğunu anımsatan Erbakan, Yahudilerin kendilerini dünya hâkimi olarak gördüğünün de altını çizdi. Siyonizmin büyük İsrail’i kurma hedefi ile yanıp tutuştuğunu dolayısıyla da Fırat ve Nil nehri arasındaki bütün bölgenin İsrail hâkimiyeti altına alınması için çaba gösterildiğini hatırlatan Erbakan, “Medine-i Münevvere’ye kadar Büyük İsrail’den sayıyorlar.

Tayyip çıkmış şöyle yapmış, böyle yapmış. Çünkü kökü buraya geliyor, Büyük İsrail’i kurma planlarına geliyor. Aracılar var uygulattırıyorlar. Bi de bakmışsın böyle yapılmış Annan planı kabul edilmiş, böylece Kıbrıs veriliyor. Niye? büyük İsrail için. Temelde yatan bu ey sakallı hüsnü!! Bunun kökü siyonizme gidiyor. Biz iddiacı değil ispatçıyız. Bak adamın inancı bu. Efendim bunlar eski Millî Görüşçü taktikleri farklı diyorlar. Hadi ordan siyonizmin emrine girmişler, siyonizmin tüm emirlerini yerine getirmek için onun için iş başına getirdiler. Sen kireç suyu ile sütün farkını ayırmak zorundasın. Ey sakallı hüsnü ey kasketli Ahmet” şeklinde konuştu.





AKP kendi kalesine gol atıyor

Dış politika faciasının temel sebeplerini anlatan Erbakan, “AKP dediğiniz oradan buradan toplanan bir kuruluştur. Parti bile değildir, bu birincisi. İkincisi, Millî Görüş gömleğini çıkartmış, kırık ampül gömleğini giymiş. Size Kasımpaşa futbol takımını tarif ediyorum.

Üç, bunların antrenörleri ırkçı emperyalizm. Takımın antrenörü o. IMF ile uyum kanunlarıyla onlar yönetiyor. Takımlarda bilirsiniz, oyun kurucular vardır. Bu oyun kurucular da aracılar. İsimlerini söylemiyorum. Hepsi meşhur, hepsini biliyorsunuz. Onlar oyunu kuruyor, Siyonizmin arzusuna göre. Şimdi bu AKP öyle şaşkın ki, kendi kalesi neresi karşı tarafın kalesi neresi bilmiyor. Sahaya çıkmış, böyle olunca, böyle bir mahalle takımı, çoluk çocuğun eline verirsen, yaptığı iş antrenör aracıların etkisiyle, sürekli kendi kalesine gol atmak olur.

Mahalle takımıyla, bu işlerin olmayacağını belirten Erbakan, “Dünyanın en büyük imparatorluğu, en büyük devleti çoluk çocuğun eline bırakırsan böyle olur. Şu 5 sene içinde yaşadıklarını gördüğümüz zaman sonuç nedir? Bu takım, milli formayı giyemez. Şimdi 22 Temmuz’da bunun kararını vereceğiz. Ee ne olacak? Arkadaş, sen git mahallene diyeceğiz. Kasımpaşa’daki mahallene git. Dünyanın en büyük devleti, bu takımın eline bırakılamaz. Neden? Çünkü, bu takımdakilerin tarih, inanç ve medeniyet bilgileri yok. Batı’yı tanımıyor. İslam’ı tanımıyor. Tanıyorum zannediyor. ‘Ben İmam Hatip mezunuyum’ diyor. Arka kapıdan çıkmış, top oynamış, derste anlatılanları dinlenememiş İslam’ı tanımıyor. İslam’ı tanıyan adam, batının kapısına gider kendisini köle olarak bağlattırır mı?” diye sordu.



Dikkat ederseniz, Irak harbi esnasında, Meclis tezkereyi reddettiği zaman Tayyip Bey bir söz söyledi: “Çok üzüldüm, gelecek ay memurun maaşını ödeyemezsem benim niçin çırpındığımı anlarsınız” Bana bak, tezkere ile maaşın alakası ne? Sen bu maaşları tezkere vereceksin diye mi alıyorsun yoksa? Böyle şey mi olur? Ama aynen böyle açıkladı. Doğru söylüyor. Neden? Çünkü Türkiye’nin bugünkü ekonomisine baktığımız zaman, ekonomi konferansında açıkladık, ne olmuş, sıcak para gelmiş. 80 milyar dolar. Adam 5 milyar doları çektiği zaman, Türkiye allak bullak oluyor”

Erbakan, “Siyonistler, bunlara ‘İran’a karşı bizimle beraber harp edeceksin’ dedi. 2006 Haziran’ında bunlar mırın kırın yapmaya başladılar. Saadet Partisinden, halktan korktular. Yapacaklar ama olayı savsaklama çalıştılar. Sadece zaman istiyorlar. Hemen öbürküler de dişini gösteriverdi. 5-6 milyar dolar sıcak parayı çekti, borsa allak bullak oldu, dolar fırladı. Bunları bir ihtar verdi. Bak ipinizin ucu benim elindedir ha diyor dış güçler, Siyonizm.

Bunlar borca esir borca, borca. Ayakta durması mümkün değil. Neden? Çünkü 60 milyar dolar dış ticaret açığı var. Bu açığı ne ile kapatacak? Borç parayla, sıcak döviz ile kapatacak. Vermezse ırkçı emperyalist, memurun maaşını veremez. Bunun için onların emrine uymaya mecbur. Borca esir olmuş. Onların emrini tutmadan, yürümesi mümkün değil. Çünkü Millî Görüş gömleğini çıkarttı, köle oldu köle, köle” diye konuştu.





AKP’nin ülkeye yaşattığı faciaları sıralayan Erbakan, şöyle devam etti:”Ekonomik esir olma faciası, Kıbrıs faciası. Çözümsüzlük çözüm değildir diye Annan Planını ırkçı emperyalizm ve aracılar etkisiyle kabul ediyor. Böylece, Kıbrıs’ı veriyor. Hayda..Kıbrıs demek Türkiye demek. Sen ne yaptığının farkında mısın? Nasıl olurda, tarihin en büyük devletini böyle parçalarsın. İşte facialar bunlar. Sonra, Avrupa Birliği’ne üye olma konusunda yaşanan facia. Kapıda bekleniyor, azarlanıyor, kapıya bağlanıyor, kendisine her türlü hakaret yapılıyor. Sözde Ermeni soykırım faciası. Fırat-Dicle bölgesindeki barajların İsrail’e verilmesi faciası.Yeni azınlıklar faciası. Egede kıta sahanlığı faciası. Fener Rum Patrikhanesinin ekümenik olarak tanınması faciası. Heybeliada Ruhban Okulunun açılması faciası. Papa’yı havaalanında karşılama faciası. Avrupa Birliği’ne uyum çalışması faciası. Türkiye’nin dış politikasını bütün AB ile ilişkilendirmesi faciası. BOP eşbaşkanlığı faciası. Irak faciası. Lübnan faciası. ABD ve İsrail’i Türkiye’nin stratejik ortağı görme faciası. Askerimizin başına çuval geçirme faciası. Ve büyük devletler özür dilemez faciası”



Batıl zail olacak

“Şimdi Lübnan’a askerimizi göndermiş, Hizbullah’ı silahtan teçhiz etmek için, Yahudi’ye hizmet için” diyen Erbakan, “Çünkü, Yahudi geldi, Lübnan’da yenildi. Dedi ki, benim Türkiye’de Tayyibim var, ona söylerim, Hizbullah ile ben uğraşacağıma onların askerini gönderirim. Bunları silahtan teçhiz ederim. Elimi kolumu sallarım, böylece Türkiye hududuna gelirim.

İncirlikten aldığım misket bombalarını, Amerikan füzeleri ile beraber kullanırım. Türkiye’de yaptığım manevi işgali, maddi işgalle tamamlarım. Ne duruyor şimdi? 22 Temmuz seçimini bekliyor, oradaki asker. Allah vermesin, sırf olayı anlatmak için 22 Temmuz seçiminin önemini belirtmek için söylüyorum. Maazallah şayet bu AKP. Bütün bu dış güçlerin çırpınması bunun için, Siyonizm bunun için çıldırıyor. Saadet Partisi mitinglerini gördüğü zaman kuduruyor. Gidin hastanelere bakın, kaç tanesi hastaneye kalkmıştır. Neden? Adam ‘5700 senelik emeğim boşa mı gidecek’ diyor? Evet, boşa gidecek. Neden? Hak var hak. Hak gelince batıl zail olur. Sen zail olmaya mahkûmsun. Bu millet hep asırlar boyu Millî Görüş’e sarıldı. Dünyanın efendisi oldu, gene sarılacak, gene efendisi olacak. Ve sen yine bu işi yapamayacaksın, hak galip gelecek. Batıl yok olacak Batılın yok olması, kendi doğal yapısının gereğidir” şeklinde konuştu.

‘Tek çakıl taşımızı bile vermeyiz’

‘Türkiye’nin bir tek çakıl taşını dahi kimseye vermeyeceğiz’ diyen Erbakan, “Biz Saadet Partisiyiz, Millî Görüşüz. Kıbrıs dahil. Bak o Kıbrıs’taki çizgiyi görüyor musun? O çizgiyi kimse kaldıramaz. Yine biz kaldıracağız, hepsini almak üzere. Vaktiyle aldığımız karardan dolayı. Bir Kanuni’nin dünya imparatorluğunu düşünün, şimdi gelin Anadolumuzu bile parçalamaya çalışmalara bakın. Çoluk çocuk elinde kalırsa bir ülke, işte böyle olur. Efendim siz ne yapacaksınız. Söyledim, biz önce tarihimizi biliyoruz, inancımızı biliyoruz, hakkı biliyoruz, adaleti biliyoruz. Biz yeni bir dünya kuracağız. Yeni bir dünya kurmak için 96’da işbaşına gelir gelmez ne yaptık. Hemen İslam Konferansı Örgütünü toplantıya çağırdık. Biz 28 Haziran’da işe başladık, 15 Eylül’de Çırağan Sarayı’nda toplantıyı yaptık. D-60’lar. 60 tane Müslüman ülkenin dış işleri bakanlarını bir ara topladık. Dedik ki, arkadaşlar Millî Görüş işbaşına gelmiştir. Bu İslam Konferansını, Kral Faysal kurmuştur. İyi niyetle kurdu. Ama ırkçı emperyalizm bugüne kadar 25 senedir bunu doğru dürüst çalıştırmadı. Bunun ismi var cismi yok. Şimdi Türkiye’de Millî Görüş işbaşına geldiği için bu İslam Konferansı, gerçek İslam Konferansı haline dönüşecek” ifadelerini kullandı



HOCAM

HOCAM SİZ HERŞEYİ ÇOK GÜZEL SÖLÜYORSUNUZ AMA BU DEWLETN AMACI BAŞINDA İSLAMİ BİR LİDER BULUNDURMAK İSTEMEMESİDİR.BU SEBEPTEN BAŞIMIZDA OLAMASINIZDA HOCAM SİZ HERDAİM BİZİM BAŞIMIZIN TACISINIZ GÖRÜŞLERİNİZ VE DÜŞÜNCELERİNİZ BİZİM İÇİN BİRER İNCİ TANESİDİR...AMA ŞUDA BİR GERÇEK İSLAM GARİB GELDİ GARİB DÖNECEK BİZİM KADERİMİZ BU ....AMA ALLAH DİLERSE DAĞLAR YÜRÜR.....YÜCE DOSTA EMANETSİNİZ...



hocam

Sayın hocam.bu millet ve devlet kurumları ne zaman sizin açıkladığınız gerçekleri görecek.Naciz kanaatim söylediklerinizin hepsini biliyorlar ama neden size imkan vermiyorlar.Dikkat ediyorum ne zaman bu ülkenin hayrına işyapacak birileri gelse (bu konuda zaten bir tek Refah-yol hükümetini gördük ) neden hemen işbaşından türlü hilelerle uzaklaştırılıyor.Bu millet 2.Kurtuluş Savaşı eşiğine gelince mi uyanacak ?





Bende narkozdan uyandim Hocam

Bun dan önceki yerel secimlerde A.K.P `DEN Carsam ilcesi belediye baskanligi icn aday adyi oldum.yani dostlar bende narkoz yiyenlerdendim.Uzun yillar Milli Gebclik vakiflarinda görev almama ragmen bende uyudum. Allah hocamdan razi olsun tekrar dirilisimize vesile oldu.Simdi Avrupadayim bütün dostlari ariyor kurtulusun Milli GÖrüste oldugunu Haykiriyorum.Bütün sadik dostlara selam