Tarihi Hesaplaşma
"Ne ticaretin, (ne siyasetin) ne de alışverişin kendilerini Allah’ı zik-retmekten, namazını eda etmekten ve zekâtını vermekten asla alıkoy-mayan (ve Rabbını hiçbir zaman unutmayan) erkekler..." vardır.
Ve yine "Müminler içinde Allah’a verdikleri (cihad) sözünü tutan ve ahdine sadık olan ve (Hakkı hakim kılmak uğrunda) her türlü zahmet ve fedakârlıkta bulunan ve bulunmaya da kararlı olan erkekler vardır..." Yani hem nefislerini terbiyede, hem de zulüm sistemleriyle mücadelede sa-dık, samimi ve sabırlı olan er kişiler vardır...
Hz. Ali’nin buyurduğu gibi "Susulacak yerde konuşmak ahmaklık, konuşulacak yerde susmak ise korkaklıktır" gerçeğine uygun olarak neyi, ne zaman, nerede ve nasıl konuşacağını çok iyi bilen yiğitler vardır...
"Attığı taş kurbağayı ürkütmeyen" cinsten, her gün yüzlerce kuru sıkı laf yapan, ama ucuz kahramanlık rolleri bilindiği için, güç merkezlerince he-saba bile katılmayan boşboğazlara karşılık, bir Meclis Grup toplantısında söylediği sözler batılların beyninde bomba misali patlayan, Erbakan gibi dava erleri vardır..
Kâinatın ortasına bir bomba koyup patlatılsa, şeytanların şatosunda ve masonların locasında ancak bu denli ve dehşetli bir etki yapabilirdi:
"Refah her halde iktidara gelecektir Adil Düzene mutlaka geçile-cektir Bu kesin şarttır.. Ancak bu geçiş yumuşak mı olacak, sert mi olacak.. Tatlı mı olacak, kanlı mı olacak?.. İşte buna 60 milyon karar verecektir..."
Evet bu sözler hem bir izzettir. Hem cesarettir. Hem de hedefleri büyük bir hikmettir. Evet bu sözler gerçektir, ve gerçekleşecektir.
Erbakan Hocanın, şeytanları şaşırtan ama müminleri ferahlıran bu sözleri:
1- Refah Partisinin, milletimizin hür iradesi ve özgür tercihi ile ka-zığı seçim zaferlerini hazmedemeyip, askeri darbe çığırtkanlığı yapan-lara çok ciddi ve cesaretli bir uyarıdır. Demek isteniyor ki:
Ordu bu milletin eseridir ve bu milletin emrindedir. Ordumuzu mil-letin ve milli menfaatlerin aleyhinde kullanmak hevesine düşenler ise, karşısında 60 milyonu bulacaktır.. ve bu hainlere en büyük tokadı, zamanı gelince ordumuz vuracaktır.
2- Bu inançlı milletimiz kendi haklarını ve hürriyetlerini elde et-mek ve arzu ettiği Adil bir Düzen’e geçmek için başvurduğu kanuni ve insani yollar tıkanırsa, dış güçler ve işbirlikçileri, zorbalığa ve barbarlığa kalkışırlarsa... O takdirde bu millet hürriyet ve haysiyeti için gerekirse, kan dökmekten ve can vermekten de kaçınmayacaktır.. Ama inşallah, buna ihtiyaç kalmıyacaktır...
3- Bu sözler aynı zama, milletimize de çok anlamlı bir uyarıdır:
Eğer, elimizdeki siyasi ve kanuni fırsatları değerlendirmez ve hala Batıl ve bozuk zihniyetlerin ekmeğine yağ sürersek, birgün gelir kaybedece-ğimiz değerlerimize tekrar kavuşmak için, bütün malımızı ve canımızı ortaya koymaya mecbur kalacağımız yeni bir Kurtuluş Savaşı için, çok daha çetin sıkıntılara katlanmaya mahkum olacağımız unutulmamalıdır.
4- Bu erkekçe sözler, asıl o sırada ülkemize gelen ve masoncuk-larına Refah aleyhinde direktifler veren Siyonist İsrail’in, terörist dışişleri bakanı Şimon Perez’e ve tüm dış güçlere ve şeytani merkezlere bir meydan okumadır.
"Biz bu ülkede ve inşallah yeryüzünde Adil Düzen’i mutlaka kura-cağız. Zalimlerin güdümünden ve sömürüsünden kesinlikle kurtulacağız. Temel insan haklarını ve evrensel hukuk kurallarını elbette hakim kılacağız
Ve bu mutlu ve onurlu neticeyi hazmedemeyeceğinizden dolayı baş-vuracağınız her yolu tıkayacağız.
Yani ey ehli zülüm Sizinle hesaplaşmaya ve kozumuzu paylaşmaya hazırız..
Allah’u Ekber Allah en büyüktür..
5- Bu sözleri söylemek için sadece yürek yetmez. Elbette sağlam bir bilek ister.. Güç ister..
Bunlar, kuru bir cesaret ve gayret neticesi söylenmiş ve sadece his ve heye-canları tatmine yönelmiş sözler de değildir..
Yani ey hak ve adaletten rahatsız olan rakiplerimiz.. Aklınızın yettiği ve elinizden geldiği her türlü imkânlarınızı ve planlarınızı seferber edip üzerimize gelseniz bile, yine de yenilecek ve kaybedeceksiniz..
Ya insanlığınıza dönüp dirilecek, veya şeytanlığınızla çürüyüp gideceksiniz
6- Ve ey bizi korkaklıkla suçlayan zavallılar..
Biz ucuz kahramanlıklara ve kuru kabadayılıklara tenezzül etmemek ve emrolunduğumuz tedbir ve teenni ile hareketimizi sürdürmek için gösterdiğimiz sabır ve sükûneti, taviz ve tutarsızlık olarak niteleyen soy-tarılar.
Haydi, Hodri Meydan.
Başka çareniz yok. Ya Erbakan’ın yanında olacaksınız veya Amerika’nın safında.. Ya Adil Düzene uyacaksınız veya "adi" düzenlere köle olacaksınız.
Ve anlaşılıyor ki bu tarihi sözler hedefini bulmuş ve amacına ulaş-mıştır... Maksatlı olarak yapılan hedef saptırmalar ve spekülasyonlar karşısında, Hoca tarafından anlamı ve amacı açıklanan ve bazı çevrelerce "sözünden caydığı ve tükürdüğünü yaladığı" sanılan bu çıkışlar, en azından “düşman mevzilerini ve muhtemel tepki derecelerini öğrenmek amacıyla fırlatılan, maket füzeler yerindedir” ve sırf bu bakımdan bile oldukça anlamlı ve önemli-dir...
Velhasıl, tarihi hesaplaşma yakındır...
Ve Erbakan önce Başbakır.. Sonra bilinçli ve stratejik bir geri adım atılmıştır ve şimdi devlet başkanlığına ve büyük inkılâbına doğru son hazırlıklara başlanmıştır...
Erbakan Hoca’nın 1991 yılında sarfettiği: “Türkiye, mutlaka adil düzene geçecektir. Bu geçiş kanlı mı, yoksa kansız mı gerçekleşecek? İşte buna halkımız karar verecektir” şeklindeki sözlerinin, masonik cephede büyük bir telaş ve tedirginlik meydana getirmesinin bir nedeni de, meşhur siyonist M. Warburg’un 1945 yılında söylediği: “Bir dünya hükümeti ister istemez kurulacaktır. Tek sorun, bu sonuca güzellikle mi, yoksa zorla mı ulaşılacağıdır” iddialarına karşı, ilk ve tek onurlu çıkış olmasıdır. Çünkü siyonist merkezler bu sözlerin sahibini çok iyi tanımaktadır.
No comments:
Post a Comment