Saturday, January 21, 2012

İngiltere'de Şeriat Mahkemeleri

BERNAND Shaw'ın Hindistan'da yayınlanan Thle Light adlı gazetede "İngiltere'de demokrasi kemaline erdi. Bundan sonrası İslam'dır" şeklinde bir beyanı yayınlanmıştı. Bu söz otantik olsa da olmasa da gerçeği aksettirmektedir. Birkaç yıldan beri İngiltere'de Şeriat Mehkemeleri faaliyet gösteriyor ve bazı konularda Kur'an hukukuna uygun kararlar veriyor. İngiltere'deki bu Şeriat Mahkemeleri bizdeki bazı laikçileri, Selanikîleri ve Kemalistleri çok üzmüş ve tedirgin etmiş. Böyle bir şeyi İngiltereye yakıştırmıyorlar. Kemalistleri ve Selaniklileri şaşırtan özellik sadece Şeriat Mehkemeleri değildir. Sayayım: (1) İngiltere'de laiklik yoktur, din-devlet birliği vardır. (2) Orada hükümdar (şu anda Kraliçe) millî Anglikan kilisesinin başıdır. (3) İngiltere'nin büyük kısmında
lise ve kolejlerde okuyan bütün öğrencilerin sabahleyin okulun şapelinde (kilisesinde) toplanmaları ve âyin yapmaları mecburîdir. (4) Şu anda, 11 Eyül'den sonra bazı olumsuzluklar olmasına rağmen dünyanın en hür Müslümanları İngiliz Müslümanlarıdır. Bizdeki Kemalist rejim demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü prensibi, din ve inanç hürriyeti, inancına uygun bir hayat sürebilme hürriyeti konusunda İngiltere'nin eline değil, ayağına su dökemez. İngiltere demokrasinin beşiğidir, bu gerçeği kimse tartışamaz. İngiltere, laikliği bir değer ve ilke olarak kabul etmez. İngiltere'nin hukuk sistemi, Avrupa hukukuna benzemez. Daha ziyade Osmanlı hukuk sistemine benzer. Bugün Türkiye'de Selanik hukuk sistemi yürürlüktedir. Bizdeki hukuk sistemi millî kimlik, kültür ve karaktere uymaz, onunla çatışır. M. Kemal Paşa, Millî Şef İsmet, Celal Bayar, Cemal Gürsel Paşa, Evren Paşa zamanında bile Türk Ceza Kanunu'nda zina suç sayılırken, bugün artık suç sayılmamaktadır. Şeriat hukuku karşıtları, kadın haysiyetinden, kadın hak ve hürriyetlerinden bahs edip dururlar. Bugün ülkemizde devletin izni, tanzimi ve korumasıyla resmen fuhuş yapılmakta, birtakım kadınlara TC başlıklı "vesikalar" verilmekte, bu kadınlar kapılarında koruyucu polisler bekleyen genelev denilen mekanlarda legal fahişelik, yani seks köleliği yapmaktadır. Bu legal fuhuştan devlet KDV ve gelir vergisi almakta, bu geliri bütçesine katmaktadır. Diyanet İşleri Başkanı'nın maaşında bile bu paradan vardır. Şeriat hukuku böyle bir şeye asla izin ve cevaz vermez. Selanikliler ve Benzetilmişler Şeriat hukukunu geri ve çağdışı bir hukuk olarak görürler. Bu onların hüsn-i kuruntusudur. Müsaade ederseniz yakın tarihimizle ilgili bir hadiseyi anlatayım: İsmet Paşa'nın cumhurbaşkanlığı zamanında 1949'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi, büyük fıkıhçı (Şeriat hukuku uzmanı) İstanbul Müftüsü dersiâmdan Ömer Nasuhi Bilmen hocaefendi'nin "Hukuk-i İslamiyye ve Istılahat-i Fıkhıyye Kamusu" adlı büyük eserinin birinci cildini (tamamı 6 cilttir) yayınlamıştı. Tekrar ediyorum: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi resmen yayınlamıştı. Üniversite rektörü Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar, bu esere yazdığı önsözde "Bugünün ve yarının hukuçuları, orijinal mukayeseli hukuk tedkiklerine, kanun vâzıları (kanun koyucuları) hazırlayacakları kanunlara esas olacak bilgileri bu değerli eserde bulacaklardır." (s.IV) demektedir. (Önsözdeki bu cümleyi okumak için eserin 1949'daki ilk resmî baskısına bakılmalıdır. İstanbul Matbaacılık T. A. O.) Onar'ın bu sözü, Bernard Shaw'ın "İngiltere'de demokrasi kemaline erdi. Bundan sonrası İslam'dır" cümlesine benzemiyor mu? Bendeniz bir vatandaş olarak kendi dinime, inançlarıma, hayat felsefeme, millî kimlik ve kültürüme uygun bir hukuk sistemi isterim. Mevcut Selanikî hukuk sistemi ne millî yapımıza ve kültürümüze, ne millî kimliğimize, ne de evrensel adalet ilkelerine uygundur. Avrupa'nın en büyük adalet sarayını inşa etmiş olmakla övünüyoruz. Yurdumuzu bir başta öbür başa dev hapishane binalarıyla doldurduk. Halkın yarısı birbiriyle nizalı (mahkemelik). Bursa'da bundan iki yıl kadar önce bir sürücü otosuyla durağa daldı, beş zavallı kadını feci şekilde öldürdü ve adam on ay sonra serbest kaldı. Tabancayla, bıçakla adam öldürmenin cezası ağır, lüks otomobille adam öldürmenin cezası hafif. Hapishaneler tıklım tıklım. Mahkemeler davalara bakmaya yetişemiyor. On sene, hatta daha fazla sürüncemede kalan davalar var. Hırsızlık millî bir spor ve hobi haline geldi. Parası olan güçlü avukatlar tutuyor, fakirler tutamıyor, mağdur oluyor. On sekiz yaşını doldurmasına bir ay kalmış taş gibi delikanlı kızı vahşice öldürüyor, çocuk muamelesi görüyor. Sonra da Selanik hukuku ileri oluyor, İslam hukuk geri. El-insaf! Selaniklilerden ve benzetilmişlerden rica ediyorum: Lütfen kendi büyüklerinizden, saygın kişilerinizden Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami gibi/kadar insaflı ve iz'anlı olunuz. (Yıl 1949... Türkiye'de, Osmanlı maarifinin yetiştirdiği vasıflı insanlar var... İstanbul müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen medrese mezunu icazetli gerçek bir hoca... İstanbul Üniversitesi rektörü Sıddık Sami Onar da Osmanlı okullarında ve üniversitelerinde okumuş büyük bir hukukçu... Dönme ama vasıflı bir Dönme... Bendenizin şöyle bir tezi var: Bu ülkede dindar da, dinsiz de, Türk de, Yahudi de, Kürt de, Sünnî de Alevî de herkes vasıflı insan, vasıflı vatandaş, vasıflı Türkiyeli olursa krizlerimiz, problemlerimiz çözülür. Dindar vasıflı değilse, dinsiz vasıflı değilse çözüm olmaz... İşte bakınız, yukarıda anlattığım gibi İsmet paşa zamanında İst. Üniversitesi rektörü, İstanbul müftüsüne altı ciltlilk muazzam bir İslam/Şeriat Hukuk Kamusu yazdırıyor, üniversite adına bastırıyor ve önsözüne de geleceğin kanun koyucuları, hazırlayacakları kanunlara esas olacak bilgileri bu değerli eserde bulacaklardır diyor... Hatırlarsınız yakın tarihte İst. Üniversitesi'nin Alemdaroğlu adında bir rektörü vardı. Bir Sıddık Sami Onar'ın insafına, iz'anına bakınız, bir de Alemdaroğlu'na... Vasıflılık ve vasıfsızlık ne demekmiş anlarsınız...) Bir ilave: Bernard Shaw şöyle diyor: "If any religion had the chance of ruling over England, nay Europe within the next hundred years, it could be Islam." The Genuine Islam, Vol.1. No. 8. 1936. * (İkinci yazı) Sadaka Vermeyi İhmal Etmeyiniz ŞİMDİYE kadar çok yazdım, tekrarlıyorum: Miktarı az da olsa sık sık sadaka vermeyi ihmal etmeyiniz. Sadaka sokaktaki, cami önündeki profesyonel dilenciye elli kuruş, bir lira vermek değildir. Nasıl sadaka verebilirsiniz? 1. Şiddetli geçim sıkıntısı çeken, parasızlıktan kıvranan miskinlere ve gerçek fakirlere harçlık verebilirsiniz. 2. Erzak torbası verebilirsiniz. 3. Aç kedi ve köpekleri doyurabilirsiniz. 4. Aç kuşlara yem verebilirsiniz. 5. Sadaka sadece para ve mal vermek değildir. Din kardeşinin yüzüne gülmen, sıkıntılı birini teselli edip ferahlatman da bir tür sadakadır. Sadakanın birinci temel şartı, Allah için yapılmasıdır. Gösteriş için yapılırsa makbul olmaz. Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) "Az sadaka çok belayı def' eder" buyurmuşlardır. Açık ihtar: 300 bin yeni liralık lüks otomobile binen Hacı beye... O pahalı ve şaşaalı otomobil sizi maazallah gurur ve kibir uçurumuna yuvarlayabilir. Bir tavsiyem var: Bu arabayla haftada bir gün sabah namazına gidiniz. Ayda bir gün de temiz bir fakiri bindirip yemeğe götürünüz. Belki ve inşallah günahlarınıza kefaret olur. (Zekat dışındaki nafile sadakalar davul zurna çalınmadan gizli verilir. Sağ elinin verdiğini sol el bilmeyecek... Peygamberimiz böyle buyuruyor...)

No comments:

Post a Comment